Çevre Mühendisi Ece Güler, “Bu dönemde her şeyden daha fazla temiz doğaya, havaya, besine, suya ihtiyacımız var. Alışkanlıklarımızı gözden geçirip yaşam şeklimizi artık değiştirmemizi diler, bu süreci değerlerimizi korumamız adına bir fırsat olarak görmemizi ümit ederim” dedi.
Haber-Osman Barış Köksal
Korona virüsün çevreye etkileri hakkında gazetecilere konuşan Çevre Mühendisi Ece Güler, salgının ekonomiye ve insanların üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin yanında doğada gözlemlenebilen kayda değer güzel haberleri de beraberinde getirdiğini ifade etti. Dünyanın neredeyse yüzde 90’ında uygulanan yasaklar, sosyal izalosyonlar, azalan trafikler, uçuş yasakları, kapanan üretim alanları ve sınırlar arası geçiş yasaklarının insanoğlunun doğayla olan etkileşimini kestiğini söyleyen Güler, “İnsanların evlerine çekilmesiyle birlikte diğer canlıların yaşama alanları genişlemiş, kirleticiler azalmış, habitat iyileşme sürecine girmiştir. Sosyal medya paylaşımları ile insansız kalan doğada neler olabileceğini rahatça görüyoruz. Tayland sahillerinin turizme kapatılmasıyla 20 yıldır görülmeyen nesli tükenmekte olan deri sırtlı deniz kaplumbağalarının yumurta bıraktığını, İtalya’da deniz trafiğinden görülmeyen balinaları, İstanbul sahilindeki yunusların kıyıya kadar ulaşmasını hepimiz izledik” dedi.
“WUHAN’DA HAVA KİRLİLİĞİNİN CİDDİ ORANLARDA ORTADAN KALKTIĞI BİLDİRİLDİ”
Çin ve Hindistan’da insanların karantinaya alınmasıyla beraber doğada yaşanan iyileşmeleri çok daha net gözlemleyebildiklerini sözlerine ekleyen Güler, “Hindistan’da Delhi Kirlilik Denetim Komitesi, sokağa çıkma yasağı süresince Yeni Delhi boyunca akan Yamuna Nehri'nin su kalitesinin artık iyileştiğini, Ganj nehrinin bazı bölgelerinde suyun kalitesinin, insani amaçlı kullanılan standartlara ulaştığını açıkladı. Çin’in uzun karantina süreci sonunda, Wuhan kentindeki hava kirliliğinin ciddi oranlarda ortadan kalktığı bildirildi. Yine Venedik’te kanalların temiz akmaya başlaması, İstanbul Boğazın’ın daha mavi ve temiz olması haberleri suda yaşayan canlıların üreme alanlarına olumlu katkılar sağladı. Tüm dünya genelinde sanayinin duraksaması, kullanılan enerji sarfiyatını minimuma indirmiş, küresel hava kirliliğinin baş sebeplerinden olan fosil yakıt kullanımının azalması ile salınan karbon emisyonları yüzde 30’a kadar düşmüştür. Avrupa Birliği’nde günlük emisyon azalışları yaklaşık yüzde 60’lara ulaşıp, en büyük emisyon azalmasının yüzde 88 ile ulaştırma sektöründe olduğu kayıtlara geçmiştir. Son günlerde İstanbul’da hava kirliliğinin yüzde 30 azaldığı açıklanırken, İTÜ´den Prof. Dr. Hüseyin Toros, ocak ayında partikül madde değerlerinin 50 mikrogram olarak ölçüldüğünü şu anda ise yüzde 30 azalarak 30 mikrograma düştüğünü açıkladı” ifadelerini kullandı.
“KÜRESEL EMİSYONLAR CİDDİ ORANDA AZALACAK”
Yapılan çalışmalarda sağlık önlemleri sonucu 2020 yılında küresel emisyonların ciddi oranda azalacağının öngörüldüğünü kaydeden Güler, “Carbon Brief Nisan ayı analizine göre, Covıd-19 için alınan önlemler neticesinde küresel ölçekte emisyonların önceki yıla göre bin 600 mton CO2 (karbondioksit) kadar azalacağını öngörürken, Guardian’ın sunduğu verilere göre, küresel emisyonlar 2020 yılı sonunda, önceki yıla göre yüzde 5 azalacak ve bu azaltım miktarı 2 bin 500 mton CO2 civarında olacak. Sonuç olarak, koronavirüs krizi, 2020’de CO2 emisyonlarında daha önceki herhangi bir ekonomik kriz veya savaş döneminde görülenlerden daha fazla azaltım sağlayabilir. Fakat bu olumlu gelişmelerin, hükümet politikaları ve insan davranış kalıplarında bir değişim ve dönüşüm görülmezse uzun vadede olmayacağı kesin. Üstelik Avrupa Birliği küresel bazda salgınla ilgili kurtarma paketleri planlarken, Avrupa Yeşil Düzeni (EGD)’ni erteleme söylemleri tablo böyleyken hiç mantıklı değil. İnsanlar alışkanlıklarını değiştirmeye başlamışken, sistemsel çözümlerle uygulamaya geçmek şu an için en doğru karar olur” şeklinde konuştu.
“BU SÜREÇ DEĞERLERİMİZİ KORUMAMIZ ADINA BİR FIRSAT”
Güler, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Sonuç olarak virüs bize vaka sayıları, can kayıpları gibi sağlık krizinin yanında ekonomik ve sosyal felaketlere yol açacağını da çarpıcı bir şekilde gösterdi. İnsanoğlunun kendi sonunu kendi hazırladığını da bu tablodan çıkarmak mümkün. Doğada yaşanan olumlu gelişmelerin, bu süreçte bizlere moral olmasını ve düşünmemizi sağlamasını istedim. Bu dönemde her şeyden daha fazla temiz doğaya, havaya, besine, suya ihtiyacımız var. Alışkanlıklarımızı gözden geçirip yaşam şeklimizi artık değiştirmemizi diler, bu süreci değerlerimizi korumamız adına bir fırsat olarak görmemizi ümit ederim.”
|
