Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un “İsteyen velilerimiz çocuklarını okula gönderecek, istemeyenlere esneklik tanınacak. Bu durumda öğrencimiz devamsız sayılmayacak” sözü üzerine gazetecilere açıklama yapan Eğitim Sen Mersin Şube Başkanı Mahmut Sümbül, “Biz bakanlığın bu kararını doğru bulmuyoruz. Bu biraz aslında güvensizlik de veriyor. Biz önlemleri yeteri kadar almadık, işi de size bırakıyoruz, siz ne düşünürseniz onu yapın diyor. Bu doğru değil” dedi.
Haber-Gencay OLCAN
Eğitim Sen Mersin Şube Başkanı Mahmut Sümbül, 12 Ekim Pazartesi günü başlayacak olan yüz yüze eğitim hakkında gazetecilere konuştu. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un “İsteyen velilerimiz çocuklarını okula gönderecek, istemeyenlere esneklik tanınacak. Bu durumda öğrencimiz devamsız sayılmayacak” sözü üzerine de konuşan Sümbül, temel eğitimin zorunlu olduğunu ifade etti. Pandemi sürecinde buna bir esneklik tanındığını hatırlatan Sümbül, “Fakat bizim anasınıfı ve birinci sınıflar dahil öğrenciyi gönderiyorlar, öğrenci öğretmenini tanıyor ve ondan sonra öğrenciyi okula göndermeye başlıyorlar. Göndermeyen velilere şunları söyleyelim, uzaktan eğitime daha çok titizlikle devam etmek durumundalar. Fakat olması gereken yüz yüze eğitimdir” dedi.
“BAKANLIĞI GEREKLİ ÖNLEMLERİ ALMAYA DAVET EDİYORUM”
Öğrencilerin, öğretmeniyle ve akranlarıyla eğitimin olmazsa olmaz olduğuna vurgu yapan Sümbül, “Bu bakımdan da biz bakanlığın bu kararını doğru bulmuyoruz. Bu biraz aslında güvensizlik de veriyor. Biz önlemleri yeteri kadar almadık işi de size bırakıyoruz, siz ne düşünürseniz onu yapın diyor. Bu doğru değil. Önlemleri alın yine devamsızlığı devamsızlıktan saymayın. Ama şunu söylemeliyim, isteyen göndersin istemeyen göndermesin bu gerçekten eğitimde devamsızlığı arttırır, yüz yüze eğitimin olanakları ortadan kalkar. Bir yandan da bunun şunu tetiklediğini biliyoruz, ev içi şiddet, çocuk istismarı, çocuk işçileri ve çocuk gelinlerin sayısını da artırıyor. Bu yüzden tam ortada ve yerinde bir yaklaşımla bakanlığı daha sorumlu davranmaya sorumluluğu üstlenmeye ve gerekli önlemleri almaya davet ediyorum” diye konuştu.
“GEREKLİ TEDBİRLER ALINDIĞI KOŞULLARDA YÜZ YÜZE EĞİTİM GERÇEKLEŞMELİ”
Geçtiğimiz günlerde önce internet erişimi için yükseklere çıkmak zorunda kalan ve kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Aziz öğretmeni, tarlada çalışırken internet erişimi için çaba harcarken hayatını kaybeden 15 yaşındaki genci, komşunun internetine bağlanmak için EBA’ya girmek için babasının yanında aşağıya düşerken hayatını kaybeden Cihan öğrenciyi anan Sümbül, “Pandemiden kaynaklı hayatını kaybeden sağlık çalışanları başta olmak üzere kamu emekçileri ve eğitim emekçilerini de saygıyla anıyorum. Öncelikle biz eğitimin yüz yüze olmasının önemli, olduğunu ve eğitim faaliyetlerinde bu işin yüz yüze gerçekleşebilirse fırsat eşitsizliğinin biraz daha azalacağını ve eğitimde olması gerekenin yüz yüze eğitim olması gerektiğin söylemiştik. Ama burada bir şeyi gözden kaçırmamak gerekiyor, gerekli tedbirler alındığı koşullarda yüz yüze eğitim gerçekleşmeli” ifadelerini kullandı.
“UZAKTAN EĞİTİMİN DE SORUNLARINI KONUŞMADAN EDEMİYORUZ”
21 Eylül’den itibaren anasınıfları ve 1. Sınıfların eğitime başladığını kaydeden Sümbül, “Burada da aksaklıklar var ama bir yandan da şunu sormak lazım. Pandemi döneminde ne değişti ne gelişti de böyle bir karar aldınız? Kararın alınması çok önemli destekliyoruz ama ne değişti. Yani vaka sayısı mı yoksa hasta sayısı mı azaldı? Tedbirler mi arttı? Hepsinin cevabı hayır. Bu koşullarda okulların açılması büyük risk barındırıyor. Bu nedenle biz açılmasın demiyoruz, açılmasını destekliyoruz ama tedbirlerin de çok kısa bir sürede diğer sınıflarda haftada iki gün de olsa yüz yüze eğitime girecekler. Tabii uzaktan eğitim de devam etmek zorunda. Bu nedenle uzaktan eğitimin de sorunlarını konuşmadan edemiyoruz. Çünkü bir yandan yüz yüze eğitimde alınan tedbirlerin eksikliği, biliyorsunuz sağlık bakanlığı yüz yüze eğitimde bazı açıklamalar yaptı. Öğretmen pozitifse maske takacak ve kendini izole edecek fakat sınıf eğitime devam edecek. Sınıfta bir kişi pozitifse o kişi izole edilecek ve sınıf yine eğitime devam edecek. İkiden fazlaysa ancak öyle sınıfı karantina alıyorlar. Biliyorsunuz bir okulda üç dört öğrenci pozitif olduğu için sınıf karantinaya almışlardı. Bu bir risk. Yani bir öğrenci pozitif olacak ki özellikle ilkokullarda çocukların birbiriyle yakınlığı ve sıcaklığı biliyorsunuz, o yüzden bu bir risk. Bu problemler ortada dururken bunu nasıl sağlayacaklar” dedi.
“GERÇEKTEN 6 MİLYONU AŞKIN ÖĞRENCİ EBA’YA ULAŞAMIYOR”
Temizlik ve hijyen koşullarını sağlayacak personelin yeteri kadar yok okullarda olmadığını savunan Sümbül, öğretmenlere ve öğrencilere de ücretsiz COVİD-19 testi yapılmasını talep etti. Bu isteklerinin süreçte olmazsa olmaz şeyler olduğunu sözlerine ekleyen Sümbül, “Sorunları biraz yerinde ve doğru müdahale ile çözmek ve pandemi de en önemli şey olan sorunu arttırmadan sağlıkçı ataması yapmak özellikle bu okullardan başlayarak. Bunu ısrarla talep etmeye devam ediyoruz. Biliyorsunuz Türkiye’de 18 milyonun üzerinde öğrenci var. EBA’da 15 milyonu aktif kullanıcı görünüyor. Ve yine EBA sistemine göre 8 milyon küsuru EBA’yı kullanıyor. Biz Eğitim-Sen olarak diyoruz ki 6 milyon üzerinde çocuğun erişimi yok. Bakanlık buna 1,5 milyon demişti. UNICEF’in verileri var bunu ve Türkiye’nin gerçekliğinin baz aldığımızda 6 milyonu aşkın öğrenci EBA’ya ulaşamıyor dedik. Bakan’ın kendisi daha sonra açıklama yaptı gerçekten 6 milyonu aşkın öğrenci EBA’ya ulaşamıyor” ifadelerini kullandı.
“İNTERNET VAR ALTYAPISI YOKSA TABLETİ DE DAĞITMANIN BİR ANLAMI KALMIYOR”
Bakanlık tarafından dağıtılacak olan 500 bin tablet hakkında da konuşan Sümbül, “Bakın tablet dağıtılması çok doğru bu neden başından yapılmadı. Uzaktan eğitim uzun süredir vardır, neden şimdi? İkincisi ise bu sayının arttırılması ve bunun sadece tabletle kalmaması lazım. Tablet var ve internet yoksa internet var altyapısı yoksa tableti de dağıtmanın bir anlamı kalmıyor. Öyle mahalle köylerimiz var ki, Mut’tan Erdemli’den öyle birçok yerden örnek verebiliriz. Erdemli Belediyesi, Yenişehir Belediyesi gibi bazı yerler çok örnek çalışmalar yapıyor. Devletin yapması gereken asli görevi üstlenerek EBA noktaları oluşturmaya çalışıyorlar. Bunların hızla arttırılması gerekiyor. Çünkü tablet dağıtırsın, kırsalda yaşayan insanlara tableti verirsiniz buralarda internet yoksa tabletin anlamı kalmıyor. Ben Yenişehir’de en merkezi yerde oturuyorum, internet yapısı güçlü olan bir internet kullanıyorum ben bile zaman zaman sıkıntı yaşıyorum. Uzak kesimdeki çocukları düşünün, okula giden çocuk sayısının fazla olan aileleri düşünün. Bu ailelerde kaç televizyon var kaç akıllı telefon var? Maddi imkanları durumları ortada, bunlar dezavantajlı gruplar. Bunlar çok fazla dile getirdik ama ısrarla ifade etmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
“BU KRİZDE HEPİNİZ ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMAYA HAZIRIZ”
“Burada asli sorumlu devlettir” diyen Sümbül, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Kurumlar, hayırseverler yarım etsinler. Bizler de katkı sunmaya, katılmaya çalışıyoruz ama devletin sorumluluğu ortadan kalkmıyor. Şunu da önemli olduğu için altını çizeceğim, EBA’ya ayrı bir merkez oluşturulmalı. Bilim insanları, pedagoglar orada çalışmalı ve EBA merkezleri kalıcı bir hale gelmeli. Muhakkak ana merkezi olmalı ve o şu anda yok. Bunlar önemli gördüğümüz şeyler, gerçekten de bu sürecin sorunları taraflar işleyişiyle ortak akılla çözülmeli. Çünkü bakanlık hala ısrar ediyor ya da bakanlık ve cumhurbaşkanlığı, yapıyoruz, karar veriyoruz deniliyor. Bazı kararlarda d pandemi kurulunun bile haberi olmuyor. Vaka sayıları, hasta sayıları hala yüksek. Eğitim öğretim başlayan ve vaka sayısını düşüren ülkelerde işin iyi gittiğinin biliyoruz, bunların olmadığı ülkelerde ise vaka sayısının hızla arttığını ve bazı yerlerde de bu kararın geriye çekildiğini görüyoruz. Biz böyle bir şey yaşamak istemiyoruz. Önceden uyarıyoruz biz. Önlemleri zamanında almalıyız. Ve ülkemizde zaten var olan fırsat eşitsizliğinin daha fazla büyütmeyelim. Bu konuda öğrencilerimizin ihtiyaçları zaten belli. Okullara, öğretmenlere ulaştıklarında bu sıkıntılar kısa sürede tespit edilebilir. Bu durum çok gecikerek yapılıyor. Mart’tan bu yana okulların kapanmasıyla birlikte ortaya çıkan bir eğitim krizi var, sağlık kriziyle birlikte ortaya çıkan. Bu krizde hepiniz elimizi taşın altına koymaya hazırız. Dahil olmak işitiyoruz bu kararlara bu süreçte hepimiz el birliğiyle yürütmek istiyoruz. Çünkü uzaktan eğitimde sorunlar devam ettiği gibi yüz yüze eğitimde de sorunlar devam ediyor. Arkadaşlarımız, öğrencilerimiz hayatını kaybetmeye devam ediyor. Buna son vermemiz gerekiyor.”
|
