image Mustafa Mızrak
Adı konmamış kurallar



Yazı Tarihi : 28.09.2020
 E-Mail : mustafamizrak33@gmail.com

 

Yıllardır süregelen toplumsal kuralların, yanlış olduğunu bilseler de, körü körüne uygulayıp, sorgusuz sualsiz bunların peşinden sürüklenip gitmeleri hayretle takip ediyorum. Bu insanlar zihinlerinde, vicdanlarında bir yerlerde bu sürüklenmenin yanlışlığını hissetseler de, bunu önemsemiyorlar.Oysa bu ne kadar acı bir şeydir. Bir insanı özel yapan, kendine has özellikleri; aklı, değer yargıları, düşünceleri, zevkleri, teşhisleri, kanaatleridir. Bunların tamamını bir kenara koyup, hiç tanımadığınız insanların, neyi ölçü alarak düzenlendiğini bile bilmediğiniz kurallar bütününü hayatınıza hakim etmemiz, kişiliğimizi yok eder. Bizi müstakil bir insan olmaktan çıkarır, kalabalığa uymuş, onun adeta bir esiri haline gelmiş, belirsiz, niteliksiz, gölge bir varlık haline getirir.

 

Hepimiz bu anlatılan model ile ifade edilmek isteneni çok iyi biliriz. Çünkü hepimiz, çocukluğumuzdan itibaren bu sessiz kuralların yer aldığı soyut bir kitaba uymak üzere eğitilmişizdir. “Sakın şunu yapma, sonra bak ne derler”, “sakın şöyle konuşma, yoksa neler söylerler” gibi hatırlatmalar ve yönlendirmelerin kaynağı, işte hep bu ‘Adı konmamış kurallar bütünü´dür.Hayatımızın kontrolünü bu kuralların eline bırakmak gün içerisinde hemen hiçbir şeyi kendi istediğimiz şekilde yapamayız. 

 

 Hayatlarının sonuna kadar birlikte yaşayacakları insanı seçerken de, yine toplumun aynı sessiz kurallarına tabi olurlar. Gerçekten kişiliğini, ahlakını, halini tavrını beğendikleri bir insanı değil; aileleri, meslektaşları karşısında sunum açısından daha etkili olabileceğini düşündükleri özelliklere sahip olan kişiyi tercih ederler. Örneğin biri, etkili bir kariyer sahibi, birkaç yabancı dil bilen, yurtdışında yüksek lisans yapmış, geniş çevresi olan, tanınmış bir aileye mensup bir insansa; ve diğeri de normal bir işyerinde çalışan, sıradan bir tahsili olan, daha orta halli bir semtte yaşayan, daha temiz ahlaklı, daha üstün karakterde bir insansa, hem kendi bakış açıları hem de çevrelerinin baskılarıyla, birinci seçenekte karar kılarlar.

İşte bu toplumsal kuralların insanların hayatındaki etkileri saymakla bitmeyecek kadar çoktur.

Doğru olduğunu düşündükleri´ şeyi bir kenara bırakıp, sadece ‘gerekeni yapmaları´, bu insanların hayatına yalnızca hüsran getirir. Ve akıllarında bir yerlerde, hep o doğru olduğunu bildikleri şeyi yapmamış olmanın pişmanlığı, ona olan hasret ve özlem yatar. Yanlarında, ‘istedikleri´ yerine, ‘istemek zorunda oldukları´nın olması, başlı başına işkencedir. İçlerinden geldiği gibi yaşayamamak, hayatın asıl güzelliklerinden mahrum kalmak, hep içlerinde bir ukde olarak kalır. Toplumun kendilerini böyle bir kısıtlanmışlığa sürüklediğini görmek, ama bundan geri dönememek; menfaatler uğruna bunlardan vazgeçmemek, işte bu insanların mutsuzluğunun ana sebebidir.

.SEVGİYLE KALIN ÇÜNKÜ SEVGİNİZ YOKSA İÇİ BOŞ ÇINLAYAN BAKIR KAPTAN FARKINIZ OLMAYACAKTIR.




 
  GÜNCEL
 
 
  SOSYAL MEDYA

 
 
  GAZETEMİZ

 
 
  BASIN İLAN
 
 
  HAVA DURUMU
 

 
 
 


 

Siteden yararlanırken yayın politikamızı okumanızı tavsiye ederiz. cukurovagazetesi.com © Copyright 2019-2024 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz. cukurovagazetesi.com basın ve yayın meslek ilkelerine uyar.

URA MEDYA