AHH BU YAŞLILIK!
Geçen hafta noterde bir işim vardı. Maskemi taktım. Saat 14.00 gibi arabama atladım, gittim.
Noterin ofisi zemin katta. Binadan ayrı bir girişi var. Önü oldukça kalabalık. Kapı ardına kadar açık. Görevli kibar bir kız girenlerin ateşlerini ölçüyor, maskelerini kontrol ediyor.Yandaki dezenfektan pompasına yönlendiriyor.
Ateşim 36.5, maskem düzgün takılmış, ellerimi dezenfekte ettim. Sıra numarası aldım. İçeride dört gişe var. Ve bir de vezne. Hepsinin önü insan boyunu geçecek cam bir panelle korunuyor. Gişelerin bir metre gerisinde yeşil bir şeritle sıradakilerin sosyal mesafe kurallarına uyması sağlanmış. Salondaklima fanları son sürat çalışıyor. Tehlike!Covid19 zerrecikleri hava sirkülasyonu ile dağılır... Görülen o ki arka duvardaki klimalarla içerideki havanın açık kapıdan dışarıya çıkması amaçlanmış. Bu içeride çalışanların riskini bir dereceye kadar azaltıyor. Mevsimin yaz olması bir avantaj. Beyin hücrelerim alarma geçiyor. Kapı girişinde fazla vakit harcamamak lazım!
Sırası yakın olanları içeriye alıyorlar. 10 kişi içeride sıra bekliyor. Maskeli çalışanlar ve görevliler içeride maskesi ile oynayan, aşağıya indirenleri hemen uyarıyorlar. Dışarıda güneş kavuruyor. Küçük bir sundurmanın altında üç bank var. Ancak ikişer kişi oturabiliyor. Diğer müşteriler tretuvardaki bodur ağaçların gölgesine sığınmaya çalışıyorlar. Sıcaktan bunalanların bir kısmı maskelerini çenelerine indirmiş ya da burunlarını açıkta bırakmışlar! Zor nefes alınıyor... Birkaç kişi sigara içiyor.
Önümde 36 kişi var. Eyvah ki eyvah... Suratım asılmış olmalı ki kapıda ateş ölçen kız sordu: "Siz ne yaptıracaksınız?" Söyledim. Yaşımı sordu. "75 yaş için akıl sağlığı raporu gerekiyor" dedi. "Pandemi döneminde hastaneye nasıl gideyim?" dedim. "Aile hekimliği veriyor" dedi. Beni daha fazla bilgi için notere yönlendirdi.
Noter zarif bir kadın. Odası arka tarafta.Kapısı içeriden düğme ile açılıyor. Kapıyı tıklattım, açtı, içeriye girdim. Masasından maskesini aldı, taktı. Nazikçe nasıl yardımcı olabileceğini sordu. İşlemimi söyledim O da ,"yaşım gereği aile hekimliğinden bir rapor almam gerektiğini" söyledi.Mesafeye dikkat ederek odanın kapısına kadar uğurladı beni.
Çok uygar kişilerle karşılaşmış olmanın mutluluğu sardı benliğimi. Keşke kentteki, ülkedeki tüm insanlar böyle olsalar diye düşündüm. Gülümsemem sönüverdi. .
Hemen sağlık ocağına gittim. Hekimtanıyor beni zaten.
"Bu rapor sadece alındığı gün için geçerli." dedi."Bugün geç oldu. Yarın sabah erkenden gel. Raporu alır, hemen notere gider, işlemini yaparsın."
"Yaşlılık 'ne güzel şey" diye düşündüm; "herkes yardımcı oluyor."
Eve döndüm, maskemi attım, üzerimdeki giysileri sonradan yıkanmak üzere havalanmaları için balkona astım. Banyomu yaptım.
Ertesi gün saat 8.30'da aile hekimime gittim.
"Kapıyı kapat!" dedi. Kapattım.
"100'den aşağı 7'şer say."Saydım.
"Söyleyeceğim üç kelimeyi tekrarla!"Hoop! Gafil avlandım. İlk iki kelimeyi tekrarladım.Üçüncüyü unuttum. Hık, mık! Anlamsız bir kelime. Çıkmıyorbir türlü. Yardım etti hekimim, tekrar söyledi. Tabii yaa! Hay Allah, nasıl da kaçırdım yahu? (Kelimeleri buraya yazmıyorum ki kimseye kopya vermeyeyim).
"Bugün günlerden ne?"Söyledim.
"Hangi aydayız, tarih?"Bildim.Devam ediyor hala. Çok ciddi. Bir taraftan beni gözlüyor.
"Biraz önceki söylediğim kelimeleri sırasıyla tekrar söyle. "
Hemen atıldım!İlk iki kelime tamam, üçüncü kelime yine yok!Kem, küm... Kızardım, bozardım. Yahu gelmiyor aklıma bir türlü üçüncü kelime. Arızalı bir durum var yani...
Canım sıkkın;"Parlamentodaki yaşlılar için de aynı test uygulanıyor mu?" dedim.
Hınzırca güldü hekimim."Orasını karıştırma!" dedi. Üçüncü kelimeyi bir türlü tekrar söylemedi.Bilgisayarda bir formun gerekli yerlerini doldurdu. Çıktısını aldı. Fotoğrafımı isteyip zımbaladı, Mühürleyip imzaladı. Raporu verdi:"Akli melekeleri yerindedir."
Ohhh; rahatlayıverdim birden. Tam çıkarken odadan, aklıma geliverdi üçüncü kelime. Döndüm geriye, bir zafer edasıyla söyleyiverdim. Patlattı kahkahayı hekimim. Sesi çınladı koridorlarda. Başparmağı yukarıda elini yumruk yapıp, kutladı beni, uğurladı...
Hemen notere koştum. Sabah saat dokuz. Sıra numaramı aldım. Önümde 17 kişi. Dışarıda bekliyorum.İşler hızlı yürüyor. Bazı kişiler benim gibi işlem yaptıramadan geri dönüyor. Sıram geldi. Ateş kontrolü tamam, maskemnizami.Eller dezenfekte edildi. Girdim içeri.
Önü camlı gişedeki güleç yüzlügenç kız; "Bu olmaz"dedi. "Bu format değişti."Yardımcı olmak için yeni formatın internet linkini verdi. Başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. "Ben belgeyi bugün alıp getirsem bile tekrar bana sıra gelmez ki!" dedim üzgün."Bu belge bir gün için geçerli." "Siz gelin, ben sizi sırasız alırım."dedi gülümseyerek genç kız. Rahatladım.
Zamanla yarış...Tekrar aile hekimliği. Saat 10.45.Hekimim internete girdi, yeni formatı doldurdu, çıktısını aldı. "Fotoğraf yeri yok, herhalde gerekmiyor." dedi. Damgalayıp, imzalayıp verdi.Bir gün önceki testi anımsayıp güldük.
Yeni raporda bilgi biraz daha detaylı: "Kişinin tıbben işlem yapma ehliyeti vardır. Akli melekeleri yerindedir." Ama rapor bir gün geçerli; ya yarın delirirsem!Bugünkü dünya şartlarında, hele, hele Türkiye'de bu gayetle mümkün...
Hemen notere koştum. Saat 11.30. Kapıdan el salladım. Zarif kız beni gördü. Önündeki kişinin işi bitince beni çağırdı. Belgeyi aldı. "Fotoğraf yok ama" dedi. Hoppalaa!Yoksa yeniden mi başlıyoruz? Hekimin söylediğini söyledim. Gülümsedi. İşlemimi yaptı. Dudaklarım fiyonk, teşekkür ettim.
KISSADAN HİSSE:
Covid 19 nedeniyle yaşlıları eve kapatanlara duyurulur.
Yaşam sizlererağmen- bizleri anlayanlar tarafından güzelleştirilebiliyor!
Efendim? Ne dediniz? Bu köşe kültür-sanat köşesi ve ben neler mi yazıyorum?
Siz benim akli melekelerimi nasıl koruduğumu sanıyorsunuz? Sanat ile tabii.
Sanat iyileştirir! Diri tutar insanı. Beyin hücrelerini geliştirir.
Oldu mu sizce? Köşeyi sanata ekledik yine böylece!