HABERDE İNSAN

Ahmet Pekaydın kimdir, evli mi, Hafize Sena Düzgün’le ilişkisi neydi?

Dicle Üniversitesi’nde yaşanan trajik bir olay, Türkiye gündemine derin bir üzüntü ve tartışma ile yansıdı. 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Hafize Sena Düzgün’ün intiharı, arkasında bıraktığı mektup ve bu mektupta adı geçen Ahmet Pekaydın adlı araştırma görevlisi, kamuoyunun dikkatini çekti. Peki, Ahmet Pekaydın kimdir, evli mi ve Hafize Sena Düzgün ile ne tür bir ilişkileri vardı?

Dicle Üniversitesi’nde yaşanan trajik bir olay, Türkiye gündemine derin bir üzüntü ve tartışma ile yansıdı. 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Hafize Sena Düzgün’ün intiharı, arkasında bıraktığı mektup ve bu mektupta adı geçen Ahmet Pekaydın adlı araştırma görevlisi, kamuoyunun dikkatini çekti. Peki, Ahmet Pekaydın kimdir, evli mi ve Hafize Sena Düzgün ile ne tür bir ilişkileri vardı?

Ahmet Pekaydın kimdir?

Ahmet Pekaydın, Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde görev yapan bir araştırma görevlisidir. Lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimlerini Dicle Üniversitesi’nde tamamladığı öğrenilen Pekaydın, üniversitedeki akademik kariyerine aynı kurumda devam etmektedir. Genç yaşına rağmen çeşitli akademik faaliyetlerde yer aldığı ve öğrenci danışmanlığı da yaptığı ifade edilmektedir.

Ahmet Pekaydın, kamuoyuna ilk kez adını Hafize Sena Düzgün’ün intihar mektubu ile duyurmuştur. Mektupta adı geçen kişi olması nedeniyle Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından hakkında idari soruşturma başlatılmıştır. Olayın medyada geniş yankı uyandırması sonrası Pekaydın hakkında detaylı araştırmalar yapılmaktadır.

Ahmet Pekaydın evli mi?

Ahmet Pekaydın’ın medeni durumu hakkında resmi ve doğrulanmış bir bilgi bulunmamaktadır. Sosyal medyada ve çeşitli haber kaynaklarında, Pekaydın’ın evli olup olmadığına dair farklı iddialar yer alsa da, bu konuda herhangi bir resmi açıklama yapılmamıştır. Üniversite ve YÖK tarafından yürütülen soruşturma süreci kapsamında bu tür bilgilerin de netleşmesi beklenmektedir.

Hafize Sena Düzgün kimdi?

Hafize Sena Düzgün, Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 2. sınıf öğrencisiydi. 20 yaşında olan Düzgün, aynı zamanda sosyal medyada içerikler üreten ve çevresinde neşeli, hassas kişiliği ile tanınan bir gençti. Olayın yaşandığı gün ailesi tarafından kayıp ihbarı yapılmış, ardından üniversite kampüsü içerisinde bulunan Onkoloji Hastanesi’nin arka kısmındaki bir ağaçta asılı halde cansız bedeni bulunmuştur.

İntihar ettiği belirlenen Sena Düzgün’ün çantasında bıraktığı mektup, olayın seyrini değiştirmiştir. Mektubunda, duygusal yoğunluk taşıyan ifadeler ve doğrudan Ahmet Pekaydın’a yönelik sözler yer almıştır. Bu durum, Ahmet Pekaydın’ın olayla ilişkisini gündeme taşımıştır.

İntihar mektubundaki dikkat çeken ifadeler

Sena Düzgün’ün mektubu hem sosyal medyada hem de yazılı basında geniş yer buldu. Mektuptaki bazı ifadeler şöyleydi:

  • “Seni çok sevdim. Ama senin sevgin bana yetmedi.”

  • “Her şey bitti. Artık ne senin suçun var ne de benim. Elveda.”

  • “Kitaplarımı üniversiteye, oyuncaklarımı yuvaya, balığı Ahmet’e verin.”

  • “Ahmet asla mezarıma gelmesin.”

Bu sözler, Sena Düzgün ile Ahmet Pekaydın arasında kişisel ve duygusal bir bağ olabileceğine dair kamuoyunda yorumlara yol açtı. Özellikle "Ahmet asla mezarıma gelmesin" ifadesi, bu ilişkinin duygusal olarak sona erdiği, ancak genç kadının derin bir hayal kırıklığı yaşadığı şeklinde yorumlandı.

YÖK ve üniversite soruşturma başlattı

İntihar mektubunda adı geçen araştırma görevlisi Ahmet Pekaydın hakkında Yükseköğretim Kurulu (YÖK) harekete geçti. YÖK, olayın ardından bir idari inceleme ve disiplin süreci başlattı. Aynı şekilde Dicle Üniversitesi de fakülte içinde gerekli adımları atarak ilgili araştırma görevlisinin durumu hakkında işlem başlatıldığını açıkladı.

Olayla ilgili resmi makamlar henüz net bir açıklama yapmazken, soruşturma sürecinin devam ettiği bildirildi. Ahmet Pekaydın’ın görevden alınıp alınmadığı, ifadesinin alınıp alınmadığı gibi bilgiler kamuoyuyla henüz paylaşılmadı.

Olay sonrası sosyal medyada büyük bir tepki oluştu. Üniversite öğrencileri, kadın hakları savunucuları ve çeşitli sivil toplum kuruluşları bu trajik olayın derinlemesine araştırılmasını ve tüm detaylarıyla aydınlatılmasını talep ediyor. Özellikle genç bir kadının mektubunda adı geçen bir akademisyenle ilgili iddialar, eğitim kurumlarında yaşanan güç dengesizliği ve duygusal istismar riskleri üzerine toplumsal bir tartışmayı da yeniden gündeme taşıdı.

Çok sayıda sosyal medya kullanıcısı, “akademisyen-öğrenci ilişkileri” ve “üniversitelerde denetim mekanizmaları” konularında daha şeffaf politikaların geliştirilmesi gerektiğini savundu. Ayrıca #AhmetPekaydın etiketiyle olay hakkında farkındalık yaratılmaya çalışıldı.