Uluslararası ilişkilerde en bilinen savaş tanımlaması ölüm Üzerine eserine atfedilir. Savaş, savaşan taraflar, onların çatışma pratikleri ve bu pratiklerin yarattığı sonuçları ile bütüncül bir süreçtir. Zaman içerisinde farklı savaş türleri üzerine yapılan çalışmalar bu kısıtlı bakış açısına yeni faktörler ve aktörler ekleyerek savaş kavramının kapsamını genişletmiştir. İç savaş, hibrit savaş, vekalet savaşı gibi pek çok yeni savaş türü üzerine geniş bir literatür ortaya çıkmıştır. Barış ise tarihi savaş kadar eskiye dayanan bir kavramdır ve en temel haliyle savaş veya çatışma durumunun olmaması olarak tanımlanır. Bu iki kavram klasik görüşte birbirinin zıttı olan iki duruma işaret eder. Fakat zaman içerisinde her iki kavram da dünya siyasetinin dönüşümüne paralel olarak değişmiş ve bir zıtlığın iki tarafı olmaktan öte anlamlar kazanmışlardır. Klasik realist bakış açısı savaşı uluslararası sistemin doğal bir unsuru olarak kabul eder ve ortadan kaldırılmasının mümkün olamayacağını düşünür. Anarşik yapıdaki uluslararası sistemde savaş devlet politikalarının doğal uzantısıdır. Savaş devlet düzeyinde devletlerin iç politik dinamikleri ile, sistem düzeyinde ise anarşik uluslararası sistem içerisindeki güç dağılımı çerçevesinde ela alınır. Bu yaklaşıma göre, savaşan aktörler olarak devletler yasal çerçevede güç kullanma tekelini ellerinde bulundururlar. Uluslararası sistemdeki anarşik düzenin bir sonucu olarak devletler oluşumlarının ilk aşamasından itibaren sistem içerisinde kendilerini koruma mekanizmaları geliştirirler. Bunun da en yaygın yolu güç artırımı, özellikle askeri güç artırımıdır. Gücü devletlerin kurumsal bütünlüğünün bir parçası olarak tanımlayarak ordu inşası ve kolektif güç kullanımı gibi unsurlar da devlet tekelinde yürütülür. Öte yandan sistem içerisinde devletler arasında yaşanan savaşların yanı sıra, iç savaşlar da mevcut devletlerin çökmesi veya yeniden inşa edilmesi bir tür savaştır. İnşacı kuramın savaş kavramına yaklaşımında ise savaşların savaşan taraflarca tarihsel ve bağlamsal olarak inşa ettikleri olgular üzerinden işlenir ve genel geçer ve doğal hal olarak savaş anlatısı yerine savaşların meydana geldiği tarihsel ve sosyolojik süreçlere odaklanılır. Savaş kavramı zaman içerisinde farklı savaş türlerinin ortaya çıkması ile çeşitlenmiştir. Günümüzde geleneksel bakış açısının öngördüğü devletler arası savaş giderek azalan oranda görülen bir faaliyete dönüşmüştür. Sevgiyle Kalın. Esenlikte Yaşayın. Mustafa Mızrak / Gazeteci / Yazar