Yoksulluk, kişinin biyolojik olarak kendini yenileyebilmesi için gereken asgari kalori düzeyindeki beslenmeyi sağlayacak gelire sahip olmama durumu olarak tanımlanır.Bütün bunların yansıra, geleneksel aile dayanışmasının devreye girerek yoksulluğun acılarının hafifletilmesine yardımcı olacağı varsayımı da artık geçerliliğini yitirmiş görünmektedir. Yeni ekonomik ve toplumsal yapıyla geniş aile üyelerinin de muhtaç durumdaki ailelere destek olacak düzenli, yeterli gelire sahip olmadıkları geleneksel aile dayanışmasının artık düzenli işlemediğini işaret etmektedir. Dünyanın bir bölümünde üretim artışı ve zenginleşme yaşanırken öte yanda yoksulluk artmakta, açlık, eğitimsizlik ve bunların uzantısı olarak ortaya çıkan şiddet olayları dünya gündemini ve ülkemizi giderek daha fazla meşgul etmektedir.2018 verilerine göre, dünyada 2 milyar kişi yoksulluk, 753 milyon kişi de aşırı yoksulluk içinde yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Dünyadaki çatışmalar ve felaketler nedeniyle hayatta kalabilmek için son çare olarak uluslararası yardıma hayırsever varlıklı yurttaşların katkıları ile nispeten çözüme ulaşılacağı düşünülmektedir. Birçok ülkede yoksulluktan dolayı eğitimsizlik, işsizlik ve suç oranlarında da artış gözlenmektedir. Ülkedeki hakim yaklaşım, yoksulluk sorununun ekonomik büyüme ve kalkınma ile çözüleceği şeklinde bir ön kabulden hareket etmekte, ekonomi alanında gerçekleştirilecek atılım ve gelişmelerin zenginleşme ve refah artışı sağlayacağı, böylece yoksulluk muhtaç duruma düşen kişi sayısı 201 milyonu geçti.Dünyada her yıl yapılan insani yardımların haritasını çıkaran İngiltere merkezli Kalkınma Örgütü'nün "Küresel İnsani Yardım Raporu 2018" verilerine göre, dünya genelinde 134 ülkedeki 201 milyondan fazla insanın uluslararası insani yardıma muhtaç olduğu tahmin ediliyor.Son dönemde yoksullukla mücadeleye bakış ve benimsenen yöntemlerde hakim olan yaklaşım, bu sorunu devletin asli görevi olarak görmekten çok, geleneksel aile dayanışması, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimlerin çabalan ve sorununun kendiliğinden çözüleceği varsayılmaktadır. Oysa yoksulluk yaratılan ulusal değerin azlığı kadar, bölüşüm ve dağıtım mekanizmaları ile doğrudan ilgilidir ve tek başına ekonomik gelişme sorunu çözemez. Son derece karmaşık ve çok boyutlu olan yoksulluk, ancak bu çok boyutluluğu dikkate alan politika ve yaklaşanlarla çözülebilir kanaatindeyim.Ülkemiz yoksulluk sorunlarının büyüyen önemini kabul ederek bütüncül, kapsamlı bir yaklaşımla yoksullukla mücadele konusunda etkin, verimli politikalar üreterek,çözüm arayışı çabasındadır. Sevgiyle Kalın. Esenlikte Yaşayın. Mustafa Mızrak / Gazeteci / Yazar