DEPREMİ UNUTMADAN CUMHURBAŞKANI VE PARLEMENTO SEÇİMİNE GİTMEK

Aslında; bugünkü köşe yazımda sizlere KOSTA RİKA'yı yazacaktım.

Hani şu, Nikaragua ve Panama'ya komşu olan mutluluklar diyarı ülkeyi. Başka bir anlatımla; dünyanın en mutlu ülkesi sıralamasında 1.veya 2. olan ülkede mutluluk partisinin olduğu, komşularının içişlerine 50 yıldır karışmayan. İlkokulda mezun olmanın bir şartı da 5 yılda dikilmesi gereken ağaç sayısındaki mutlak kotayı, matematiğin ağaçlarla, derslerin çoğunluğunun doğa da yapıldığı KOSTA RİKA'yı yazacaktım. Ağaç kesmek, gecekondu ve AVM yapmanın yasak olduğu, evlenmek için 6 haftalık kursa gitmenin zorunlu olduğu, eğer sınavı başarı ile geçemezseniz evlilik kursuna gitmeye devam edeceğiniz, basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasında 6.sırada olan, dünyadaki bütün canlı çeşitliliğinin yüzde 6'sı,850 kuş çeşidi,1200 orkide, 600 kelebek çeşidi olan ülkeyi KOSTA RİKA'yı yazacaktım. Yeraltı kaynakları (!) çok olmayan, Dünya'nın 2. Muz üreticisi, ananas ve kahve de iddialı olan ülkeyi yazacaktım sizlere. Kişi başı ortalama yaşam süresi 79.2 olan, büyük ordusu olmayan ülkeyi, mutluluk partisi olan KOSTA RİKA'yı yazacaktım.

Yine ilham alır, köşemde yazarım dostlar. Ancak, bugünden itibaren seçim gündemini daha yoğun yaşayacağımız konuşacağımız günlere giriyoruz,6'lı masadaki 72 saatlik atraksiyondan ve Sayın Akşener'in açıklamalarının akabinde, nihayet Millet ittifakının adaylarının açıklandığı süreçte birkaç hafta sonra yani 14 mayısta Cumhurbaşkanı ve parlamento için seçim yapacağız, hep yazdık, çizdik durduk. Yaşama, yürütme, yargı yani kuvvetler ayrılığı prensibi. Mutlu bir ülkenin olmazsa olmazı olduğunu halk oylaması günlerinde keza Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini de acizane çok konuştuk, anlattık, TV de konuklara bu anlamda sorular sorduk, daha öncesinde koalisyon dönemlerinde yaşanan sıkıntıları, parlamenter sistemde aylarca seçilemeyen Cumhurbaşkanını da yazdık, çizdik, sorduk, yorumlarımızla anlattık durduk. Ama yıl 2023 biz hala demokrasi kültürünü, kadın cinayetlerini, basın özgürlüğünü, basın bülteni açıklama, toplantı ve yürüyüş konularındaki sıkıntıları, güzel ülkemde konuşmaya, yazmaya devam ediyoruz. Ama işte günahıyla, sevabıyla bütün bu tecrübelerden ders çıkar belki! umuduyla sandık demokrasisi bütünselliğinde bir seçime daha gidiyoruz. Takvime göre;8 Nisan da milletvekilleri listelerinin YSK'ya verileceği son gün. Bu manada seçim trafiği hızlanıp,14 mayısa kadar propaganda, atılan nutuklar birbirini izleyip adaylar bizleri etkilemeye çalışacak mekanizma işleyecek. Görünen o ki bugün seçim kararı alınıp, seçim startı resmen verilecek. Ekonomik deprem, adaletsiz gelir dağılımı,100 yıl sonra yaşanan pandemi, bir de yüzyılın felaketi doğal deprem. Elbette bunlarla mücadele etmek kolay bir şey değil. Ama 21 yıllık AKP iktidarı bu anlamda sorgulanacak. Ama matbaanın 287 yıl sonra geldiği nadide ülkemde rahmetli Demirel seçim zamanı ne demişti, kim ne veriyorsa 5 TL fazlasını vereceğim, ya Demirel'in kabinesinde görev yapan sonra başbakan olan sayın Çiller ne demişti, bizi seçerseniz size bir araba, bir ev anahtarı vaat ediyorum. Velhasıl; siyaset tarihimizde popülizm, demagoji, hamaset açıkça belirtmeliyim bizim darağacımız. Şimdi yine 14 mayısa kadar Cumhurbaşkanlığı hükumet sistemi ve seçim süreci bütünselliğinde adaylardan yine demagojiyi önceleyen hamaset dinleyeceğiz. Oysa popülizm yapmadan, sadece sandık demokrasisi değil de gerçek anlamda yani somut olarak demokrasi kültüründen, kuvvetler ayrılığı prensibinden, adil gelir dağılımı ve doğa sevgisi ile bütünleşik bir mutluluk ülkesi olsak; KOSTA RİKA, Finlandiya, Danimarka İLE biz de mutlu ülke olmak için yarışsak, yaşlılıkta emeklilikte yine onlar gibi dünyayı gezsek gezebilsek. Ama varsa yoksa hamaset. Eh 45 milyon insanın eline gazete almadığı, yılda 6 kitap okunan bir güzel ülkede yaşadığımızı unutmayalım. Hay Allah ben size dünyadaki mutlu ülkeler sıralamasında 1.olan KOSTA RİKA'yı yazacaktım. Neyse ders alacağımız ülkelerden birini önümüzdeki günlerde köşemde yine yazarım. Mesela geçen hafta sonu Kuzey Kıbrıs'ta Lefkoşa'daydım, Kıbrıs Rum kesimine gelen ama onların parasına yani eurosuna göre bizim tarafta yiyecek ve içeceğin ucuz olduğu, turistlerin yoğun olduğu ve alışveriş yaptığı rotada, çarşıyı didik didik yapan, bölgede tatili içselleştiren, orada saatlerce gazete okuyan, birasını içen yaş almış turistleri de yazarım belki sizlere. Ama biz çok değil 65-66 gün sonra önemli bir seçime gidiyoruz. Asrın felaketi depremin acısı, gölgesi ve yitirdiğimiz canlar, yaralılar, yarım kalmış hikayeler ile nihayetinde "deprem" temalı bir seçime gidiyoruz. O ki liderler de stratejilerini bu şekilde oluşturdular, açıkladılar. Sahi Karadeniz'de doğal gaz çıkacak mıydı bu ay. Mart ayındayız değil mi? dostlar. Bize göre depremi unutmadan, sınırlı bir demagoji ile Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine gitmemiz lazım. Öfke hitabet sanatı demeden, toplumu kutuplaştırmadan, 14 mayısa yani seçim gününe gitmek lazım. Ortadoğu'nun bir parçası olduğumuzu bilerek, ama Atamızın muasır medeniyet diye bu manada önemli yasalar çıkarttığı bir ülke olarak seçime gitmemiz lazım. 8 Mart Kadınlar gününde bizim bildiğimiz 3 kadın cinayetinin işlendiğini düşünerek, İstanbul/ istiklal caddesinde kadına orantısız güç neden kullanılır diye düşünerek seçimlere gitmek lazım. Yani demem o ki dostlar; artık Cumhuriyetimizin 100.Yılında gençlerimizi önceleyerek mutluluklar ülkesi biçimselliğinde 101.Yıla girmek lazım diye düşünüyorum, ama biz ne dersek diyelim ne hayal kurarsak kuralım, politikacılar yine bildiğini okuyacak, 2024 yılında yapılacak belediye seçimlerini düşünerek! ittifak kuracak ve söylemler geliştirecekler. Sahi ben size dünyada mutluluk sıralamasında 2. olan, yeraltı zenginliği pek olamayan KOSTA RİKA'yı yazacaktım değil mi? Bir dahaki sefere köşemde yazarım inşallah. Ama görünen o ki seçimleri bu süreçte sizlere daha çok yazacağım. Parti içi Kulisleri, aday adaylarını genel merkezlerin tavrını birliktelikleri ve adayların deprem ile ilgili düşüncelerini yazacağım. Nasipse.