TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edilen ek zam düzenlemesi, yalnızca belirli unvanları kapsaması nedeniyle sahada görev yapan kamu çalışanları ve emekliler arasında tepkilere yol açtı. Üst düzey yöneticilerin ve merkez teşkilatına ait genel idare hizmetleri sınıfında yer alan başmüfettiş, müfettiş gibi görev yapanlara ortalama 30 bin TL tutarında seyyanen zam artışında ülke gündemine oturdu.
Mersin’de de seyyanen zam artışına tepki gösteren KESK Mersin Şubeler Platformu, Özgür Çocuk Parkı'nda bir araya gelerek basın açıklaması yaptı. Platform adına basın açıklamasını okuyan Tüm Bel-Sen Mersin Şube Başkanı ve KESK Mersin Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mustafa Özbay, “Medyaya yansıyan bilgilere göre 1 Aralık gecesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna bir önerge verilmiştir. Komisyonda kabul edilen ve önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kuruluna sunulması beklenen önergeye göre; üst düzey yöneticilerin ve merkez teşkilatına ait genel idare hizmetleri sınıfında yer alan başmüfettiş, müfettiş gibi kariyer personel kadrolarında görev yapanların maaşlarında, bulunduğu kadroya göre 10 bin TL ile 40 bin TL arasında değişmekle birlikte, ortalama 30 bin TL tutarında seyyanen artış yapılmaktadır” KESK olarak öncelikle böylesine önemli bir konunun sendikalardan, konfederasyonlardan, kamu emekçilerinden adeta kaçırılarak ‘bir gece ansızın’ Plan ve Bütçe Komisyonuna getirilmesini, önergenin alelacele görüşülüp kabul edilmesini kınıyoruz” ifadelerini kullandı.

Özbay, “Tüm kamuoyu mevcut durumda üst düzey yöneticiler olarak tanımlanan bürokrasinin önemli bir kısmının 23 yıldır ülkeyi yönetenlerin döneminde göreve getirildiğini, bunların bir kısmının da adeta ‘kraldan çok kralcı’ kadrolardan oluştuğunu görmekte, bilmektedir. Sözü hiç eğip bükmeden, bir kısmını tenzih ederek ifade edelim ki; önerge ile öncelikle ‘iktidar ile tam uyum içinde olan’ bu kadroların ödüllendirilmesi, ‘motivasyonlarının arttırılması’ hedeflenmektedir” dedi.
Sözlerine devam eden Özbay, “Peki, bu önerge ile kimler maaş artışı ile ödüllendirilmektedir? Başka bir deyişle kimlerin motivasyonu arttırılmaktadır? Hepsini sayacak değiliz. Birkaç örnek vermek gerekirse: Örneğin bu önergeyle; ‘Eskiden 50 yaşında ölüyorduk, bugün emekli 78 yaşına kadar maaş alıyor’ diyerek SGK’nın bozulan mali dengesinin faturasını, emeklilere kesmeye kalkan Sayın SGK Başkan’ının motivasyonu arttırılmaktadır. Bu önergeyle; enflasyondan, işsizliğe kadar tüm temel verileri iktidarın talimatları doğrultusunda çarpıtan, mahkeme kararlarını yok sayarak yıllardır enflasyon hesabındaki madde fiyatlarını dahi açıklamamakta ısrar eden Sayın TÜİK Başkan’ın motivasyonu arttırılmaktadır. Bu önergeyle; kendi görevini yapmak, sorumluluklarını yerine getirmek yerine halkla ‘Depreme karşı herkes bireysel tedbirlerini almalı’ gibi güzide bir nasihat veren Sayın AFAD Başkanı’nın da motivasyonu arttırılmaktadır. Bu önergeyle; özellikle iktidara yakın isimlerin adının geçtiği; yolsuzluk, hırsızlık, zimmete para geçirme gibi vakalar karşısında adeta dilini yutan ama grev hakkından kadınların giyimine, miras hakkından tatile kadar her konuda emekçileri, kadınları hedef gösterici fetvalar, hutbeler yayımlamaktan geri kalmayan Diyanet İşlerinin Sayın Başkanı’nın, Başkan yardımcısının ve İl Müftülerinin de motivasyonu artırılmaktadır” şeklinde konuştu.
“4 Milyon Kamu Emekçisi İse Göz Göre Göre Cezalandırılmaktadır”
Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen önerge ile ezici çoğunluğu 23 yıldır ülkeyi yöneten iktidar tarafından göreve getirilen yönetici kadrolar en az 30 bin TL seyyanen maaş artışı ile ödüllendirildiğini belirten Özbay, “Buna karşın 86 milyona verilen kamu hizmetlerinin tüm yükünü çeken 4 milyon kamu emekçisi ise göz göre göre cezalandırılmaktadır. Cezalandırılan bir başka kesim ise 2023 genel seçimleri öncesinde bizzat Cumhurbaşkanı tarafından ‘memurlara verilen seyyanen ödemenin memur emeklilerinin aylıklarına da yansıtılması’ sözü verilen ama 2,5 yıldır oyalanan, sefalete itilen 2,5 milyon kamu emeklisidir” şeklinde konuştu.
“Yıllardır iktidar eliyle hayata geçirilen adaletsiz düzenlemelerle, torba yasalar ve fiili uygulamalarla kamuda iş barışı, ücret dengesi, torpilin ayrımcılığın kapısını sonuna kadar açan mülakat sistemi ile liyakat alabildiğine tahrip etmiştir” şeklinde dikkat çeken Özbay, kamu emekçisi maaşı yoksulluk sınırının yarısına kadar indiğini ve emekli maaşları açlık sınırı altında kaldığına dikkat çekti.
Milyonlarca kamu emekçisinin, emeklinin yıllardır adım adım içine itildiği kaydeden Özbay, “Mevcut karanlık tablo Hükümet-Hakem Kurulu ve yandaş konfederasyonların yönetimi arasındaki danışıklı dövüş oyunlarının ve bunun bir parçası olan sözde toplu sözleşmelerin eseridir. Oysa öncesi bir yana, kamu emekçileri daha 5 ay önce, ‘toplu sözleşme’ görüşmelerinin tıkandığı süreçte Hakeme gitmeyeceğini açıklayanların son anda nasıl çark ettiğini unutmamıştır” dedi.
Kamuoyuna çağrıda bulunan Özbay, “Tüm kamuoyunun bilmesini isteriz ki; Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen adaletsiz önerge karşısında KESK olarak biz en başından beri savunduğumuz noktadayız. Biz kimseden ne bir ‘lütuf’ istiyoruz. Ne de hakkımız olmayan bir şey talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.
“En Düşük Kamu Emekçisi Maaşının Yoksulluk Sınırı Üzerine Çıkarılmasını İstiyoruz”
KESK olarak bu ülkenin onurlu tüm kamu emekçilerinin, emeklilerinin hak ettiği insanca yaşamaya yetecek bir ücret, demokratik-adil bir çalışma yaşam istediklerini belirten Özbay, “Bunun için temel taleplerimiz açık ve nettir. Öncelikle tüm kamu emekçilerine brüt 18 bin 682 TL olarak verilen ilave seyyanen ödenek tutarının taban aylık katsayısına dâhil edilmesini, söz konusu tutarın mevcut emekli aylıklarına da yansıtılmasını istiyoruz. En düşük kamu emekçisi maaşının yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmasını istiyoruz. Tüm ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmasını istiyoruz. Konut sahibi olmayan tüm kamu emekçilerine konut hakkı kapsamında Kira Desteği verilmesini istiyoruz. Mevcutta çok düşük olan eş ve çocuk yardımlarının yaşadığımız gerçek enflasyon temel alınarak güncellenmesini istiyoruz. 1. Dereceye yükselen tüm kamu emekçilerine 3600 ek gösterge verilmesini istiyoruz. Sözleşmeli, taşeron, ücretli, vekil gibi hür türlü güvencesiz istihdama son verilmesini, tüm kamu emekçilerinin güvenceli-kadrolu istihdam edilmesini istiyoruz. Maaşlarımızdan kesilen Gelir Vergisi 1. dilim oranının yüzde 15’ten yüzde 10’a düşürülmesini, yoksulluk sınırına kadar olan maaşlardan kesilen Gelir Vergisi’nin bu oranda sabitlenmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.
“Yöntemlerin Birer Çıkmaz Sokak Olduğu Defalarca İspatlanmıştır”
Özbay, sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Tüm kamu emekçilerinin ortaklaştığı bu taleplerin hayat bulmasının yolu ne “ben yaptım oldu” anlayışı ile yapılan tek yanlı düzenlemelerden ne torba yasalara eklenen düzenlemelerden ne de kararnamelerden geçmektedir. Söz konusu yöntemlerin birer çıkmaz sokak olduğu defalarca ispatlanmıştır. Tek yol vardır. O da grev hakkımızı teminat altına alan, evrensel sendikal normlarla uyumlu bir yasadan, gerçek bir toplu sözleşme sisteminden geçmektedir. Bunun için iktidarı; bu ülkenin kamu emekçilerinin çoktan hak ettiği, sendikal hak ve özgürlükleri sınırlayan değil genişleten bir yasa yapım sürecini hemen bugün başlatmak, bu sürece tüm sendikaların katılımını sağlamak üzere göreve çağırıyoruz. Hangi sendikanın üyesi olursa olsun tüm kamu emekçilerini ise haklarımız için omuz omuza mücadele etmeye davet ediyoruz.”




