Basın açıklamasını Tarım Orkam Sen Mersin Şube Başkanı Yusuf Demirci okudu. Açıklama sırasında, “Toplu Sözleşme Hakkımız, Grev Hakkımız” ve “Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz” “Sermayeye Değil, Emekçiye Bütçe” sloganları atıldı.

Demirci, açıklamasında Türkiye’nin ekonomik, siyasal ve sosyal alanda derin krizler yaşadığını belirterek, "Ülkemiz uzun süredir, ekonomik, siyasal, sosyal fay hatlarının daha da kırılgan hale geldiği, sarsıntıların, bunalımların her alanda derinleştiği bir süreçten geçiyor. Vahşi kapitalist sistemin hayat bulduğu her ülkede olduğu gibi ülkemizde de bu bunalımların, krizlerin faturası hep emeğe, emekçilere kesiliyor" ifadelerini kullandı.

Whatsapp Image 2025 07 01 At 13.26.30

"Ekonomi Programları Emekçileri Yoksullaştırıyor"

Demirci, ülkeyi yönetenlerin yıllardır farklı ekonomi programları uyguladığını ancak bu programların hiçbirinin emekçilerin lehine olmadığını vurgulayarak, "Derviş Programı, Nebati Programı, Nas Programı. Şimdi karşımıza çıkan en son Şimşek Programı. Adları değişse de bu programların tamamı sermayenin, patronların çıkarlarını temel alan programlardır. Yıllardır hayata geçirilen orta vadeli programlar, bütçeler ve ne yazık ki TİS’ler emeği ile geçinenlere dayatılan köleliğe ve yoksulluğa uyum programının araçları haline getirilmiştir. Yıllardır bu ülkeyi yönetenlerin tek bir programı var. O da emeği ile geçinenlere dayatılan ‘bizim yaptığımız sisteme uyacaksınız’ programıdır" şeklinde konuştu.

"Gerçek Bir TİS Masası Yok"

Demirci, toplu sözleşme sürecinin 2026-2027 yıllarını kapsayacak şekilde Temmuz ayında başlayacağını hatırlatarak, bu sürecin 25 milyon insanın geleceğini ilgilendiren önemli bir aşama olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:

"14 yıldır ‘toplu sözleşme’ adı altında sürdürülen bu sistemde kaybeden taraf her zaman tüm kamu emekçileri ve emeklileri olmuştur. Ortada gerçek anlamda bir TİS masası yoktur. İktidarın ‘sendikamız’ dediği bir yapının ‘kraldan çok kralcı’ yöneticileri ise 7 milyona yakın kamu emekçisi ve emekli adına masaya tek ‘yetkili’ olarak oturtulmuştur."

"Grev Hakkımız Yıllardır Yok Sayılıyor"

Demirci, ülkemizin taraf olduğu ILO sözleşmeleri başta olmak üzere uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan grev hakkının yıllardır yok sayıldığını söyleyerek, "Grev hakkından mahrum bırakan taraflı ve kendi çıkarları için masada yetkili bulunanlardan emekçiler için hayırlı bir kararın çıkması mümkün müdür? Bunun mümkün olmadığı geçtiğimiz 14 yılda, 7 kez ispatlanmıştır. Ayrıca bu sözleşmelerin iç hukukun üzerinde olduğunu yazan Anayasa düzenlemesi ihlal edilmektedir" dedi.

"Emekçiler Derin Bir Yoksullukla Karşı Karşıya"

Demirci, bugünkü koşullarda kamu emekçilerinin "derin bir yoksulluk, güvencesizlik ve angarya çalışma" ile karşı karşıya olduğunu dile getirerek, "Birileri hala hiç sıkılmadan ‘tarihi başarı, tarihi kazanım’ nutukları atsa da bugün geldiğimiz noktada kamu emekçileri derin bir yoksulluk, güvencesizlik ve angarya çalışma ile karşı karşıyadır. KESK olarak, masa başı satış protokollerini, ‘mutabakat’ kisvesi altında pazarlanan sefalet sözleşmelerini tanımıyoruz, tanımayacağız. Çünkü biz; kamu emekçileriyle birlikte, sokakta, işyerinde, meydanlarda, gerçek ve onurlu bir toplu sözleşme mücadelesi öreceğiz" ifadelerini kullandı.

Tarım ve Ormancılık İş Koluna Ait Talepler

Demirci, Tarım ve Ormancılık iş kolundaki emekçilerin taleplerini de sıraladı. Talepler arasında;

Maaşlardaki ek ödemelerin maaşa yansıtılması,

Mühendis ve veteriner hekimlere ek gösterge artışı,

Hatay'da Yangınların Sebebi Kundaklama Mı?
Hatay'da Yangınların Sebebi Kundaklama Mı?
İçeriği Görüntüle

Teknik ve sağlık hizmetlerinde çalışanlara fiili hizmet zammı,

Fazla mesai ücretlerinin arttırılması ve ücretsiz kreş imkanları bulunuyor.

Ayrıca, kadro ve sınıf ayrımı yapılmaksızın tüm kamu emekçilerine ulaşım bedelinin ödenmesi ve yıllık giyim yardımı talep edildi.

Kadın Emekçilere Yönelik Talepler

Açıklamada, kadın emekçiler için de talepleri dile getiren Demirci, "Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde kadın talepleri ayrı bir başlıkta ve gündemle ele alınmalıdır. Kadına yönelik şiddet, ayrımcılık ve mobbingi önleyici mekanizmalar oluşturulmalı, soruşturmaların başlatılmasında kadın beyanı yeterli görülmelidir. Terfi ve kariyer gelişiminin liyakata dayalı olması, 8 Mart’ta kadın çalışanlara izin verilmesi ve kadınların işyerlerinde maruz kaldığı cinsiyete dayalı her türlü şiddet ve ayrımcılığa karşı etkin mekanizmaların oluşturulması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

Açıklamanın sonunda, tüm kamu emekçilerine ve emeklilere seslenen Demirci, "Bugüne kadar ‘yetkili’ sıfatı ile masaya oturanların yaptığı yanlışların, eksiklerin faturasını maaşlarınızda her yıl daha fazla erime, daha fazla yoksullaşma, daha fazla güvencesizleşme ile ödedik. Ödemeye de devam ediyoruz. Her iki çalışandan birinin açlık sınırının altına itildiği asgari ücretin tüm işçiler, emekçiler, çalışanlar için bir tehdit olarak kullanıldığını görüyoruz" dedi.

Demirci son olarak, "Bugünün Türkiye’sinde emeğin, alın terinin hakkının verilmesi gereken Toplu İş Sözleşmeleri, Asgari Ücret Tespit Komisyonları ne yazık ki tek bir kişinin iki dudağı arasından çıkacak kararlara bağlanmıştır. TİS masaları grev yasakları, düşük ücret dayatma, emeğin mevcut haklarını tırpanlama masalarına dönüşmüştür" diyerek, "Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz, Yaşasın Tarım Orkam Sen, Yaşasın KESK" sloganlarıyla açıklamayı sonlandırdı.

Muhabir: Kübra Polat