Sağır: “Sağlıkla ilgili tasarrufu kabul etmemiz mümkün değil!”




Tarih: 16 Eylül 2021 Perşembe 16:09




Resmi Gazete’de yayınlanan kararla beraber 15 Ekim itibariyle 52 tane ilacın geri ödeme listesinden çıkarılması üzerine gazetemize konuşan Mersin Eczacılar Odası Başkanı Uzman Eczacı Özgün Sağır, “Ülke kaynakları anlamında tasarruf edilmesi gereken o kadar çok kaynak varken, o kadar çok kalem varken, konu varken maalesef sağlıkla ilgili ya da vatandaşın sağlığıyla ilgili tasarruf ediliyor. Biz bunu kabul edemiyoruz, etmemiz mümkün değil” dedi.

Özel Haber – Vecdi Yenigül

Resmi Gazete’de yayınlanan ‘Sağlık Uygulama Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’ ve Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu Kararı’ ile 52 ilaç geri ödeme listesinden çıkarılmış ve eşdeğer ilaç taban fiyat uygulaması yüzde 10’dan yüzde 5’e düşürülmüştür. Resmi Gazete’de yer alan bu kararla beraber 15 Ekim’de hastaların yaptığı cepten ilaç harcamalarının daha fazla artmasına, vatandaşların en az yüzde 5 daha fazla fiyat farkı ödemesine neden olacaktır. Konuya ilişkin gazetemize konuşan Mersin Eczacılar Odası Başkanı Uzman Eczacı Özgün Sağır, “Şu an bu rakamlara baktığımızda geri ödeme listesinden çıkarılan ilaçlar, ardından da bir kutuya düşürülecek ilaçları göz önüne aldığımızda, ülkedeki kullanımına baktığımızda basına da yansıyan Sosyal Güvenlik Kurumu’nda bir yolsuzluk davası var. 1 milyar TL’yi bulan bir yolsuzluk davası var, basına da yansıdı, müfettişler atandı hatta kurum içerisinde belli mevkideki isimler değiştirildi, bazıları karşı çıktı ama bu yaptıkları tasarruf 1 milyar TL açısından bakarsak devede kulak” ifadelerini kullandı.

“52 İLAÇ, 15 EKİM TARİHİNDE GERİ ÖDEME LİSTESİNDEN ÇIKARILIYOR”

8 Eylül tarihinde yayınlanan Resmi Gazete’deki fiyatlandırma komisyonundaki kararı ve Sağlık Uygulamaları tebliğindeki değişikliğin yabancı oldukları bir konu olmadığını, geçmişte de buna benzer olayları hep yaşadıklarını belirten Sağır, “Ülke kaynakları anlamında tasarruf edilmesi gereken o kadar çok kaynak varken, o kadar çok kalem varken, konu varken maalesef sağlıkla ilgili ya da vatandaşın sağlığıyla ilgili tasarruf ediliyor. Biz bunu kabul edemiyoruz, etmemiz mümkün değil. Bu 8 Eylül’de yayınlanan gazetede aslında iki tane liste yayınlandı. Bu ikisi de birbirinden önemli. Çünkü bizim olumsuz gördüğümüz farklı nüanslar da var. Bunlardan biri de listedeki 52 kalem ilacın 15 Ekim tarihinde geri ödemen çıkacak olması. Burada, bu listede dışarıdan kullandığımız enflamasyon giderici spreyler var, kas gevşetici var. Kas gevşetici olarak bilinen ilacın ya tek başına ya da başka ilaçlarla birlikte kombine edilmiş ilaçlar var, bunlar geri ödeme dışına çıkıyor. Yine eklem ve kas ağrılarında kullanılan ağrı kesici sprey formundakiler geri ödemeden çıkıyor, yine özellikle çocukların diş çıkarmasında ya da ağızdan kaynaklı enflamasyonunda kullanılan kremler, jeller var onlar geri ödeme listesinden çıkarılıyor. Bunların yanı sıra yine sprey olarak kullanılan enflamasyonu gideren spreyler de geri ödemeden çıkarıldı. Aslında 52 kalem olarak geçiyor ama totalde baktığımızda ana kalem olarak 4 başlık altında toplayacağımız ilaçları kapsıyor. Bu ilaçlara baktığımızda ise bunların hem tedavi edici yönleri var hem de tedaviye yardımcı yanları var” diye konuştu.

“85 MİLYON KİŞİYİ İLGİLENDİREN İLAÇLARIN ÖDENMEMESİ KABUL EDİLEBİLİR DEĞİL”

İlaçların geri ödeme listesinden çıkarılmasıyla ilgili olarak görevli kurumlar tarafından yeterince bilgilendirilmediklerini, gerekçeleri açıklamadıklarını söyleyen Sağır, “Burada bir karar alınıyor ama bizim algılayamadığımız şey ise, neden bu ilaçlar artık geri ödeme listesinde yer almayacak, neden ödenmeyecek artık? Bunun bir gerekçesi olmalı ve bizde bu gerekçeyi gerçekten de çok merak ediyoruz. Bu ilaçlar bugüne kadar SGK tarafından ödeniyordu, hekimler tarafından reçete ediliyordu, hastalar tarafından kullanılıyordu ve bunların hepsi de tedavide gerekli olan ilaçlardı. Bugün ne oldu da bu ilaçlara gerek duyulmamaya ya da bu ilaçların ödemesini devlet yapamamaya başladı. Eğer bu ilaçlarla ilgili olarak bir suistimal var ve bu nedenle artık bunlar geri ödeme listesinden çıkarıldı deniliyorsa bu haklı gerekçe değildir. Çünkü SGK’nın verilerinde çok basit noktasına virgülüne kadar ince detaylı veriler var ellerinde. O yüzden hangi ilacın, hangi hasta, hangi hekim, hangi eczacı tarafından bir suistimal varsa bu çok rahat görülebilir ve bununda üstüne giderek, bu sorunu çözebilir. Dediğim gibi eğer böyle bir gerekçeleri varsa 85 milyonu ilgilendiren böyle önemli ilaçların bir anda ödenmemesi kabul edilebilir bir gerekçe değil” sözlerini kullandı.

“KARARLA BİRLİKTE KABUL EDEMEYECEĞİMİZ BİR KAVRAM DAHA GİRİYOR HAYATIMIZA”

Resmi Gazete’de yayınlanan karar ile birlikte eczacıların kabul edemeyeceği bir kavramın daha hayatımıza girdiğini belirten Sağır, “İlaçlarda eş değer dediğimiz bir kavram vardır. Eş değerlik; iki ilacında etken maddesi, miligramı her şeyi aynıdır sadece üreten firmalar farklıdır, markaları farklıdır ama içerik bire bir aynıdır, hiç değişen bir şey yoktur. Hastaların tedavisi anlamında da bir şey değişmez ama şimdi bu Resmi Gazete’de yayınlandıktan sonra eklem ve kas ağrısında kullanılan ağrı kesici kremleri tek çatı altında topluyorlar. Yani burada deniliyor ki etken madde benim için önemli değil, sonuçta bu ağrı kesici bir krem ise bu kremlerden sadece birini alıp, birini kullanacak ve bunu da bir kutudan fazla ödenmeyecek, bu tebliğle birlikte bir de böyle bir karar çıkmış oldu. Bu çok hatalı bir karar. Bir hastaya aynı moleküler var diye tek ilacı sunamazsınız, bu ağrı kesici kremler için de aynı şey geçerli. Bunun etken maddesine alerjisi olabilir, o etken maddeyle ilgili olarak yeterli yanıt alamayabilir hastalık, o etken maddenin sonuçta bir etki mekanizması var o etki mekanizması hastanın sorununa çözüm üretmeyedebilir. Bir defa burada bilim dışı olan bir karara daha imza atılmış durumda. Dediğimiz gibi 15 Ekim itibariyle ağrı kesici kremleri bir grup altında toplayacaklar ve hepsini aynı gözle görecekler. Bu kabul edilebilir bir şey değildir hasta sağlığı açısından” şeklinde konuştu.

“VATANDAŞIN CEBİNDEN DAHA ÇOK PARA ÇIKACAK”

Yayınlanan kararla birlikte bir diğer önemli noktanın ise biraz da vatandaşların cebini ilgilendiren bir nokta olduğunu, tebliğdeki madde 4’üncü madde de devletin ödediği yüzde 10’luk barajı yüzde 5’e indirdiğinin altını çizen Sağır, “Bu madde 4’te normalde bizim ülkede ilaç fiyatları belirlenirken referans 5 tane ülke var, bu 5 ülkeden en ucuzu hangisi ise o referans fiyatı olarak belirlenir ve onun yüzde 10’luk baremine kadar fiyat değişikliği olanları devlet öder, geri kalanını vatandaş isterse fiyat farkı öder. Bu yeni tebliğle beraber bu yüzde 10’luk barajı da yüzde 5’e çektiler. Böylelikle hastanın cebinden ilacı alırken ödeyeceği farklar da artacak. Bu tebliğle beraber ilk olarak belli gruplar hastalanmayacak, belli bir grup ilaçları içerisinden istediğini ya da hekimin yazdığını değil, kurum tarafından belli çerçevede çizilmişlerden birini ve bir kutu alınabilecek. Tüm ilaçları kapsayacak şekilde de ilaç farkı listemiz artmış olacak. Burada biz eczacı örgütleri olarak zaten bunların yanlışlarından dolayı hukuki bir mücadelemiz var ama vatandaşımızın kendi sağlığıyla oynanan bu alanda kendisinin de mutlaka tepki göstermesi gerekiyor. Çünkü bizler sesimizi çıkardığımız anda maalesef eczacıların gelirleri azaldı ya da istediklerini alamıyorlar da o yüzden tepki gösteriyor diyorlar. Bu ilaçları biz her şekilde satacağız ama vatandaşın ulaşımı azalacak. Siz sosyal devlet diyeceksiniz, hastalarımızın tüm ilaç ve hastane ihtiyaçlarını karşılayacağız diyeceksiniz ama temel, ucuz olan kalemleri artık ödemeyeceğim, diğerlerini de bir kutudan fazla ödemeyeceğim diyorsunuz, bu halk sağlığı açısından yanlıştır” diye ekledi.

“HALK SAĞLIĞI ADINA SAĞLIKTA TASARRUF OLMAZ”

Kararın kamusal boyutuna bakıldığı zaman ise bir hatası daha olduğunu, sağlıkta tasarrufun olmaması gerektiğini, bunun büyük bir hata olduğunun altını çizen Sağır, “Bu ilaçların fiyatlarına bakıldığı zaman genel anlamda 20-25 liradır. Devlet bunu ödemediğinde haliyle hekim hastasının tedavisi için ödeneğini yazacak, aslında kamu bütçesi açısından baktığınızda da bu listenin kısıtlandırılması ya da ortadan kaldırılması, süreç içerisinde kamunun buna benzer ilaçlara ödeyeceği rakamları da artırır. Aslında bu da büyük bir hata. Halk sağlığı adına sağlıkta tasarruf olmaz, en büyük hata budur. Sağlık her şeyin ödündedir ama insan sağlığının her şeyin önünde olduğuna bir ket vurmuş oluyor Remi Gazete ile beraber ve halkın sağlığa ulaşması engelleniyor. Bu karar yayınlandı ama geçmiş dönemlerde bu tarz bir planlanmalar olduğunu bizim duyduğumuz oluyordu. Yani eğer devlet bir tasarruf yapmak isterse öncelikle keyfi, gereksiz kalemlerde tasarruf etmeli, iyi bir denetim mekanizmasıyla şeffaf bir yönetim anlayışıyla da eksi yazacağı kalemleri çözerek, halkın sağlığa erişimiyle ilgili noktada gerçektende büyük bir adım atmış olur” ifadelerini kullandı.

“HASTANIN İLACA ULAŞIRKEN ÖDEYECEĞİ FARKLARINDA ARTACAĞI BİR KARAR”

Devletin, denetmelerde, ihalelerde, kontrollerde yolsuzluk ve benzeri şeyleri engellemesi halinde hiçbir ilacın geri ödeme listesinden çıkarmasına gerek kalmadan rahatlıkla hastanın ilaca erişiminin sağlanabileceğini söyleyen Sağır “Burada yapması gereken ilacı geri ödeme listesinden çıkarması değil, gerekli kontrol mekanizmalarını, gerekli sitemleri oturtarak yolsuzluk ve benzeri suiistimal konularını çözmesi gerekiyor. Şu anda Resmi Gazete’den başka elimizde bir şey yok ama bu dönüp bakıldığında tasarruftan başka hiçbir anlamı olmayan bir liste. Çünkü belli bir grup kas gevşeticiyi tamamıyla listeden çıkarıyor. Yine anlayamadığımız bir konu daha var ki geçmiş dönemde söylendiği için özleştireceğim, geçmiş dönemlerde bazı ilaçlar geri ödeme listesinden çıktığında onların tedavi edici rolü ile ilgili, çok rollerinin olmadığını ya da gerçekten de tedavide kullanılması gerek olmadığı yönünde bir söylemler işitmiştik geçmiş dönemlerde eğer gerekçe bu liste içinde aynıysa ben tekrar şunu söylüyorum o zaman yıllarca bu ilaçları niye ödedik. Madem bu ilaçlar gereksizdi Sağlık Bakanlığı bu ilaçlara neden ruhsat verdi ilaç olarak. Bu ilaç daha önce bu hastalık için ruhsatlandırılmış ve kullanımına onay verilip geri ödeme listesine alınan bu ilaç, hiçbirimizin ne olduğu hakkında fikirleri olmadan, bir anda Resmi Gazete’de karşımıza bu karar çıktı. Bu kararla birlikte hem halkın ilaca ulaşması anlamında ciddi bir engel yaratan hem de devlet bütçesine ciddi yükler doğuracağını düşündüğümüz, bununla beraber hastanın ilaca ulaşırken ödeyeceği farklarında artacağı bir karar” dedi.

“MİLLİ İLAÇ ÇALIŞMALARINDA ÖNEMLİ OLAN NİTELİKTİR, NİCELİK DEĞİL”

Sağlık otoritesinin yaptığı açıklarının olduğunu duyduklarını, yıllardır milli ve yerli çalışmalar yapıldığını ama bunlardan nitelikte bir sonuç alınmadığını belirten Sağır, “Milli ilaç projeleri, milli aşı projeleri artık pandemi ile beraber bunlar dilden düşmüyor. Dillerden düşmüyor ama bunların sahada yansımaları yok. Bundan 10-15 yıl öncesinde Türk sermayeli, Türk firmaları, Türk ilaç fabrikaları vardı. Kendi milli sermayemiz ile kendi ilaçlarımızı üretiyorduk ve şu an bu kurumların sayısı bir elin parmağını geçmeyecek kadar düştü. Sistemdeki sıkıntılardan dolayı, ekonomik problemlerden dolayı ya kapandılar ya da yurt dışındaki firmalara satarak ya da yurt dışındaki firmalarla, firma evlilikleri olarak adlandırabileceğimiz şekilde birleşerek bunların çoğu ortadan gitti. Türkiye’de 57 tane eczacı fakültesi var, bu anlamda dünyada 3’üncü sırada bir ülkeyiz. Ama dünyanın ilaç imalatında ilk 20’de olmayan bir ülkeyiz. Bizden küçük olan bir ülke olan İrlanda, ilaçta dünya ihracatında ilaçta 60 milyar dolarla dünyada 3’üncü sırada ve İrlanda’da 3 tane eczacı fakültesi var örnek vermek gerekirse. Yani önemli olan niteliklerdir, nicelikler değil. Sizin isterseniz bin tane eczacı fakültesi olsun, isterse bin tane tıp fakültesi olsun. Yeterli kalifiye, sahanın ihtiyacı olan hekimi, eczacıyı ve sahanın ihtiyacı olan gerçek donanımdaki sistemi regüle edebilecek ilaç fabrikaları, ilaç üretimi gibi konularda yoksanız bu sayılar nicellikten başka bir şeye geçmez” şeklinde konuştu.

“SAĞLIK PARA İLE ENDEKSLEYEMEYECEĞİNİZ BİR ŞEY”

İlaçta neredeyse tamamıyla dışa bağımlı bir ülke olduğumuzu, dönem dönem yaşanılan sıkıntılardan bir tanesinin de ilaçta Euro kur diye bir kurun olduğunu Türkiye’de bu kurun 2021 Şubat’ta 4,82 olarak sabitlenmiş olduğunu, şimdi ise 9-10 seviyelerinde gidip geldiğini, sağlığın para ile endekslenemeyecek bir şey olduğunu söyleyen Sağır, “Kurların bu kadar yüksek olduğu, ithal ilaca da bu kadar bağımlı olduğunuz bir durumda 4,82 kurla siz bu ülkede ilaç hizmeti sunabilir misiniz? Ya da belli zamanlarda ilaçların yoka girmesi, ya da yeni gelişmiş moleküllerin artık dünyada farklı hastalıklarda rahatlıkla kullanılabilen ilaçların Türkiye’ye gelmesini bu fiyatlarla sağlayamazsınız. Yani diyeceğimiz şu ki, sağlık para ile endeksleyemeyeceğiniz bir şey. Her şeyin başı sağlıktır. Sağlıktaki her nüansı para ile özdeşleştirirseniz, işte hastaların kullandığı ilaçları geri ödeme listesinden çıkarırsınız, hastanızın kullanması gereken ilacı bir kutuya düşürürsünüz. Yapılan işin, alınan kararın pek de doğru bir yolunu görmüyoruz” ifadelerini ekledi.

“BİZ SAĞLIKÇILAR OLARAK AŞI KARŞITLIĞINI KABUL ETMİYORUZ”

Sağlıkçı olarak aşı karşıtlığını kabul etmediklerini, tüm vatandaşların, sorumluluğu üstünde olan herkesin mutlaka aşısını yaptırması gerektiğini belirten Sağır, “Aşı terredütü olabilir, tereddüt normaldir ama tereddüt ile karşıtlığı birbirine karıştırmamak lazım. Tereddüttü ortadan kaldıracak olan da siyasi otorite ve biz sağlıkçılardır. Bunları halka iyi bir şekilde ifade ederek, bu tereddütleri ortadan kaldırmamız gerekiyor. Aşı karşıtlığı söylemini gerçekten de kabul etmemiz mümkün değil. Pandemi sürecine baktığımızda ülke olarak iyi yönetemedik. Çünkü güçlü ekonominiz yoksa, bazı konularda dışa bağlıysanız, en basitinden testlerde dahi, ilk başlarda belli sayılarda yapılabiliyordu, şimdi bir nebze daha iyi. Sağlık Bakanı açıklamalarına baktığımda açıklamalara bir şey diyemiyoruz, sonuçta argümanlarıyla konuşuyor. Ama hatırlanacak olursa ilk başlarda bizler Sinovac aşısını Türkiye’de temin edebildiğimizde Sinovac’ı övmek adına bugün yapılan Biontech aşısını kötülüyorduk, yani böyle söylemler vardı. Bugünde diyoruz ki Biontech’i yaptırmazsanız Sinovac’la koruyuculuğunuz belli bir yere kadar, bir tane mutlaka Biontech yaptırın diyoruz yani söylem birlikteliğindeki bozukluğu da aktarmak istedim size burada. Ama aşı hakkında kesinlikle aşı olun diyoruz sağlıkçılar olarak. Hayatın devamı açısından aşılar şart. Okullar açıldı, okulların kapanmamasını istiyoruz. Bu anlamda çocuklara karşı da sorumluluklarımız var. Daha önce aşıyı destekleyen çalışmalarımız da olmuştur.  Aşı yaygın, bulaşıcılığı olan hastalıklardan korunması için geçmişte olduğu gibi de bugünden sonra da koruyucu olacak ve güvenebileceğimiz yegane enstrümanımız olduğunu söyleyebilirim” diye ekledi.


Etiket:

 
  GÜNCEL
 
 
  SOSYAL MEDYA

 
  GAZETEMİZ

 
  BASIN İLAN
 
 
  HAVA DURUMU
 

 
 
 


 

Siteden yararlanırken yayın politikamızı okumanızı tavsiye ederiz. cukurovagazetesi.com © Copyright 2019-2024 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz. cukurovagazetesi.com basın ve yayın meslek ilkelerine uyar.

URA MEDYA