Kızıltan: “Türkiye ekonomisi değişirse, ekonomik olarak daha iyi yerlere geleceğiz




Tarih: 27 Mayıs 2022 Cuma 15:53




Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile Uluslararası Konseyi işbirliğinde gerçekleşen 9. Uluslararası İlişkiler Çalışmaları ve Eğitim Kongresi kapsamında ‘Küresel Dönüşüm Odağında Türkiye’ konferansı düzenlendi. Konferansta konuşan Mersin Ticaret Ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Türkiye ekonomisinin değişmesi ile beraber, ekonomik açıdan daha iyi yerlere gelinebileceğini söyledi.

9. Uluslararası İlişkiler Çalışmaları ve Eğitim Kongresi kapsamında‘Küresel Dönüşüm Odağında Türkiye’ konferansına bu yıl Mersin Ticaret Ve Sanayi Odası (MTSO) ev sahipliği yaptı.Açılış konuşmasını Uluslararası İlişkiler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Aydın’ın yaptığı Küresel Dönüşüm Odağında Türkiye panelinde, değişen dünya ve beraberinde Türkiye’nin değişim süreci ele alındı. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Moderatör; HabertürkSpikeri Afşin Yurdakul, Kadir Has Üniversite’si Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mutafa Aydın, TOBB- Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi- (TEPAV) Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Güven Sak, Prof.Dr. Doğuş Üniversite’si Öğretim Görevlisi Deniz Ülke Arıboğan, Sözcü Gazetesi YazarıDeniz Zeyrek,  Orta Doğu Teknik Üniversite’si Öğretim Görevlisi Doç.Dr. Pınar Bedirhanoğlu ve Ekonomi, Dış Politika AraştırmalarıMerkezi Üyesi Sinan Ülgen’in yer aldığı konferansta konuşan Mersin Ticaret Ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan küreselleşmenin maddi boyutlarını belirterek, “Küreselleşme deyince hepimizin aklına internet geliyor. Internet ile birlikte zaman olarak bütün sınırlar ortadan kalkmıştır. Bu durum birçok sıkıntıyı da beraberinde getiriyor. Her şeyi sanalda yapamıyoruz. Küreselleşmeyi destekleyecek üretim, lojistik ve fiziki imkanları gerekiyor” ifadelerini kullandı.

 

AYDIN: “MTSO’NUN BİZLERE VERMİŞ OLDUĞU DESTEK ÇOK ÖNEMLİDİR”

‘Küreselleşmenin odağında Türkiye’ konulu panelin, pandemiden sonra ilk olarak Mersin’de düzenlendiğine değinen Uluslararası İlişkiler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Aydın, “Bu konferans bizler için bir kavuşmadır. Pandemiden sonra ilk defa yüz yüze uluslararası ilişkiler camiasını, akademisyenlerini bir araya getirdik. Bugün bu kongreyi gerçekleştiriyor almamızın arkasında Ayhan Kızıltan’ın çok büyük katkıları vardır. Türkiye'nin ekonomik şartlarında bizlere vermiş olduğu maddi manevi destek çok önemlidir. Türkiye’deki uluslararası ilişkiler öğretim üyelerinin iş birliği kuruluşu olarak 2004 yılında kuruldu, Türkiye’deki ilk ve tek örnektir. Derneğimizin 18. yılını da geride bırakmış oluyoruz. Türkçe başladığımız yayın hayatına İngilizce olarak devam edeceğiz. Bu karara varmamızdaki sebep; Türkiye'deki misyonumuzu doldurmuş olmamız ve artık uluslararası alanda yeni misyon peşinde koşmaya karar vermemizdir”sözlerine yer verdi.

 

KIZILTAN: “EKONOMİ POLİTİKALARI REFAHA KAVUŞTURACAK ŞEKİLDE UYGULANMALI”

Mersin’in özgür bir şehir olduğunu, insanların düşüncelerini ve fikirlerini çekinmeden ortaya koyduğunubelirten Mersin Ticaret Ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Ayhan Kızıltan, ekonomik açıdan Türkiye’nin daha da rahatlayacağı politikalar izlemesi gerektiğini savunarak, “Mersin, özgür bir şehirdir. Mersin'de özgürce konuşabiliyoruz. Sizlerin de özgürce konuşmanızı diliyoruz. Bizler konuşmazsak hem tabandan gelen hem de bilim dünyasından gelen, akademi dünyasından gelen fikirleri ortaya koymazsak, bizi yönetenler doğruyu bulamazlar. Bizler tabadan gelen talepleri, şikayetleri, sorunlara yönelik çözüm önerileri sunuyoruz, kimse diyemez ki;‘Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı siyaset yapıyor.’ Bizler olanı söylemekle mükellefiz. Türkiye’de ekonomi politikaları; parası olanların parasını daha da artırmak, paralarının değerlerini artırmak ve korumak üzere uygulanmaktadır. Türkiye'de bu her zaman bu şeklide ilerlemiştir. Parası olmayanların cebine para koymak ya da parası az olanların parasını artırmak için uygulanmıyor. Ekonomi sistemi tam tersine döndüğü zaman yani zengini daha zengin yapmak için değil de parası olmayanların cebine para girebileceği bir uygulama olursa işte o zaman Türkiye'ye refah gelecek. Küreselleşmenin odağında Türkiye, Türkiye'nin odağında ise Mersin var” ifadelerine yer verdi. 

 

 “KÜRESELLEŞME DEYİNCE HEPİMİZİN AKLINA İNTERNET GELİYOR”

Değişen ve gelişen dünya ile beraber küresel bir ağın içinde olduğumuzu sözlerine ekleyen Kızıltan, “Küreselleşme deyince hepimizin aklına internet geliyor. Internet ile birlikte zaman olarak bütün sınırlar kalkmış durumda. Bu durum birçok sıkıntıyı da beraberinde getiriyor. Her şeyi sanalda yapamıyoruz. Ben kendi işimi evet, sanal aleminde yapabiliyorum ama bu küreselleşmeyi destekleyecek üretim, lojistik, fiziki imkanlar lazım. Şimdi ise Ukrayna-Rusya Savaşı ortaya çıktı, burada da Türkiye'nin önemi ortaya çıktı. Biz ticaret ve sanayi odası olunca birçok yabancı ülkedeki firmalarla görüşüyoruz. Geçen İstanbul'a gittiğimde Rus firması ile görüşme yaptık. Keza başka ülkelerden de büyükelçiler geliyor. Yatırımlarını Türkiye'ye kaydırmak istiyorlar. Burada çok önemli bir şansımız var ama planımız yok. Türkiye'nin imkanlarını planlamamız, bu konjektöre Türkiye'yi hazırlamamız gerekiyor. Türkiye'de uzun yıllardır planlama yok ne yazık. Bizler oturup dünya konjektörünü ele alarak bütünsel bir Türkiye planlaması yaparsak; üretimde, tarımda, teknolojide ve eğitimde çok daha iyi yerlere gelebiliriz. Ne yazık ki bir türlü bu planlamayı devreye koyamıyoruz. Türkiye'nin önündeki en büyük engel, planlamasının olmamasıdır ”diye konuştu.

 

SEÇER: “ÖNCELİĞİMİZ DEMOKRATİK VE ÖZGÜR BİR TOPLUM YAPISI OLUŞTURMAK”

Uluslararası İlişkiler Çalışmaları Ve Eğitimleri Konferansı’nın Mersin’de olmasından mutluluk duyduğunu dile getirerek, sözlerine başlayan Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, “Pandemi dolayısıyla ertelenen bu tarz etkinliklere artık kaldığımız yerden devam edeceğiz, tıpkı dönüşen, değişen küresel dünya gibi. Türkiye'yi küresel bazda ele aldığımızda geniş bir kavram olduğunu görmekteyiz. Bizler de Türkiye'deki ve dünyadaki gelişmelerin farkındayız ve bunlarla ilgili de söyleyecek sözlerimiz var. Bizler birer siyasi parti çatısı altında bu makamlara seçiliyoruz. Her siyasi partinin olduğu gibi benim de içinde bulunduğum siyasi partinin bir görüşü var, Türkiye hakkında düşünceleri var, Türkiye'nin sorun alanlarına ilişkin tespitleri, çalışmaları, modelleri ortaya koyacakları projeleri var ve bunlara ilişkin de söylemleri var. Konuşmacıları dinlerken arkadan bir ses önce demokrasi hukuk devleti dedi. Ben de duydum bunu, önce demokrasi hukuk devleti daha sonra gerisi gelecektir. Bu sebepledir ki öncelik demokrasi ve özgür bir toplum yapısı oluşturmak. Bu sayede serbest bir ekonomi oluşur” ifadelerini kullandı.

 

“MERSİN STRATEJİK BİR BÖLGEDİR”

Mersin’in, Türkiye açısından en stratejik bölge olduğunu söyleyen Seçer, “Pandemi olduğu zaman her yer gibi Mersin’de etkilendi ama en az etkilendi. Bir fırsat yarattı Mersin’e. Bütün illerde vergi gelirleri düştü, ama Kocaeli ve Mersin’de diğer illere oranla daha az bir seviye de düştü. Neden? Sektörel zenginliğe ulaşmıştır. Gıda sektöründe, tarımda canlı olmasının önemi büyüktür. Savaşta, barışta mutlulukta ve acıda her zaman insanlığın gıdaya ihtiyacı var. Bu da Mersin’de var. Tarımsal üretime ihtiyacı var. Şu anda da çok önemli bir yere sahip çünkü savaş var. Tarım, Ukrayna Rusya savaşında önemli bir rol aldı. Çünkü o bölgelerde de önemli tahıl, yağlı tohumlar. Türkiye'nin birçok tarımsal dış girdilerinde önemli paya sahip ürünleri ithal ettiğimiz yerler. Pandemi de tedarik zinciri büyük bir buhran yaşadı, burada neresi öne çıktı? tabi ki Mersin Limanı öne çıktı” ifadelerine yer verdi.

 

 “GÖÇMEN SORUNU ÇÖZÜLMEYECEK BİR KONU DEĞİLDİR”

Sınır ötesinde yaşanan olaylardan dolayı göçmenlerde kaynaklı göç sorunu yaşayan illerin arasında Mersin’in de olduğunu söyleyen Seçer, “Mersin stratejik, çok sektörlü ve geleceği olan bir kenttir. Sadece Türkiye’de değil,  dünyada da önemi her geçen gün artan kent üretiminde olacağını düşünüyorum. Son günlerin siyasi konularından Suriye, Suriye sonrası Türkiye'deki yansımaları bundan sonra ne olacağı konusu büyük bir tartışma konusu. Bu durum halkımızın da merak ettiği bir konu. Beragat yaparak bu sorunun üstünü örterek ilerde karşımıza çıkacak olan sorunları kentimizi ülkemizi farklı sorunların kucağına bırakmamamız gerekiyor. Bu durum tamamen siyasi bir sorundur. Suriye'yi yöneten irade ile Türkiye'yi yöneten iradenin anlayışın, siyasi aktörlerin 2011 yılından beri ortaya koyduğu bir açmazdır. Tabi ki bunun uluslararası boyutları vardır, bunun sınır güvenliği boyutu vardır, Türkiye'nin tehdit altında olduğu terör boyutu vardır. Eğer sorun bu noktaya geldiyse bu tamamen siyasi iradenin bir sonudur ve çözecek olan bugün Türkiye'nin başındaki siyasi irade ile Suriye'nin başındaki siyasi iradedir. Çözülmeyecek bir sorun değildir. Bizler geçmiş tarihlerde Osmanlıdayken aynı tebaaya mensup milletlerdik. Böyle bir tarihi, kültürel, akrabalık bağlarının olduğu iki ülkenin kavga etmesi, savaş halinde olması insanlık adına üzüntü verici bir olaydır. Türkiye'deki siyasi iradenin değiştiği noktada Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin çok kısa bir süre de değişeceğine, farklı bir iklime dönüşeceğini şimdiden görüyorum” diye belirtti.

 

ÜLGEN: “MERSİN, TARİHE DAMGASINI VURMUŞ BİR ŞEHİR”

2. dünya savaşından sonra dünyanın siyasi dönüşümünü ve küresel dönüşümünün hangi noktada olduğuna değinen Ekonomi, Dış Politika Araştırmaları Merkezi Üyesi Sinan Ülgen, “Bu paneli mersinde gerçekleştirmek benim için büyük bir onur.  Mersin tarihe damgasını vurmuş bir şehir. Bir gelecek vizyonu olan bir şehir. 1. Dünya savaşı Avusturya arşidükünün bir Sırplı tarafından öldürülmesi ile başladı.  2. Dünya savaşının başlaması ise Nazi Almanya’sının Çekoslovakya’yı işgali ile başladı. 1989 Berlin duvarının yıkılması tarihi bir andır. Köklü değişimleri de beraberinde getirdi. Bunların başında Avrupa’nın güvenlik coğrafyası bakımından köklü değişikliğe sebep oldu. Türkiye ise savaş yıllarında zarar görmüş ekonomisini güçlendirecek politikalar üretmiş, savaş sonrasında da devam eden karaborsacılık faaliyetleri ve hayat pahalılığı gibi sosyoekonomik sorunlarla mücadele etmiştir.İkinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiye, sosyoekonomik hayatta alınan kararlar başta olmak üzere zirai üretimden dış ticarete kadar birçok politika oluşturmuş ve bu politikaları hızla uygulamaya koymuştur” sözlerini kullandı.

 

“EKONOMİK İLİŞKİLER POLİTİKAYI ETKİLER”

Ülkeler arasındaki politika farklılığına değinen ve bunları karşılaştıran Ülgen, “10 yıl ileriye gittiğimizde bugüne baktığımız zaman 21. Asrın çok önemli dönüm noktasına geldiğini görmekteyiz. Türkiye’nin de gündeminde iki başlı ülke var İsveç ve Finlandiyane oldu orda bu iki ülke hep kendi güvenliklerini bir tarafsızlık politikası üzerinden yürütmeye çalışmışlardır. Mesela Norveç ve Danimarka öyle değil kuruluşlarından bu yana Norveç ve Danimarka NATO ülkesidir. Finlandiya ve İsveç tarafsızlık yolundan gidiyorlar. Orda ki toplumda da bu tercih ön plana çıkıyor. Biz dünya olarak bir rüyadan uyandık o rüyada tarihin sonucu yansıdı.Yeni bir soğuk savaşın eşiğinde olduğumuza dair bir tespit var. Bir taraftan tarihin sonu rüyasından uyanıp dönüşümün gerçekliğinde kendimizi bulmamız gerekiyor. Bir başka tespit ise, daha geçen hafta Avrupalı bir siyasetçi ile konuşma fırsatımız oldu Rusya Ukrayna savaşı nasıl tehdite dönüştüğüyle ilgiliydi konuşmamızda şunları söyledi, artık ortak dünyaya bakışlı, eşgüdümlü ülkeler,ekonomik ilişkiler politik bağlamında iç içe olduğu bir döneme götürüyor” ifadelerine yer verdi.

 

ARIBAL: “DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM FARKLI ŞEYLERDİR”

Değişim ve dönüşüm konularının farklı anlamlar olduğunu savunan Doğuş Üniversite’si Öğretim Görevlisi Deniz Ülke Arıboğan, “Küresel Dönüşüm Odağında Türkiye Değişim konu başlığından yola çıkalım aslında burada değişimden değil dönüşümden söz etmişiz ve dönüşüm farklı şeylerdir. İnsan yaşlanırken değişir. Ama öldükten sonra toprağa karışır ve dönüşür. Dönüşmek başka bir forma girmek demektir. Eğer bugün biz küresel bir dönüşüm sürecinden söz ediyorsak tıpkı franzkafka dönüşüm kıtabında yer verdiği Gregor Samsa bir sabah kalkar ve kendini böceğe dönüşmüş olarak bulur. Uluslararası sistemin neye bölüşmüş olarak bulacağız? Bu dönüşüm dediğimiz şey ne? Ben dönüşüm olduğunu düşünüyorum. Sistemin sürekli olarak değişip geliştiğini görüyoruz. Jeopolitiğin geri dönüşümüyle de karşı karşıyayız. Bambaşka bir dünyanın doğuşundan söz ediyoruz.  19. yüzyılda sanayinin gelişmesi ile beraber başlayan serüvenimiz yeni bir teknoloji çağını beraberinde getirdi. Türkiye olarak da gelişimden sürekli etkileniyoruz ve kendimizi değişen teknoloji ürünlerine adapte ediyoruz” sözlerini kullandı.

 


Etiket:

 
  GÜNCEL
 
 
  SOSYAL MEDYA

 
  GAZETEMİZ

 
  BASIN İLAN
 
 
  HAVA DURUMU
 

 
 
 


 

Siteden yararlanırken yayın politikamızı okumanızı tavsiye ederiz. cukurovagazetesi.com © Copyright 2019-2024 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz. cukurovagazetesi.com basın ve yayın meslek ilkelerine uyar.

URA MEDYA