KALPLER GÖZ

Sevgi yoksa insan insana içtenlikle yakın olamaz; ihtiyaçlarını anlayamaz, acılarını duyamaz, neşesini paylaşamaz. Sevgi, genelde "Yaşama kalp gözüyle bakmak" diye ifade edilir. Yaşama kalp gözüyle bakmakla dünya gözüyle bakmak insanları çok farklı yerlere götürür. Yaşama dünya gözüyle baktığınız zaman dünyanız darlaşır. Dünyasal değerler önem kazanır, bakış açınızı daraltır. Mala, mülke, paraya, pula, şana, şöhrete odaklanırsınız; nefsinizi ve egonuzu ön plana alırsınız. "Nasıl gelirse gelsin, ama benim olsun" fikri insanı haktan, hukuktan, adaletten uzaklaştırır. Sahip olma arzusu açgözlü ve doyumsuz yapar. Vermek, sevmek, paylaşmak önemini kaybeder, biriktirmek amaç haline gelir. Biriktirmeye odaklanan insan her verdiği şeyi kayıp olarak görür. Biriktirme arzusu insanı hasisleştirir, cimri gibi yapar. Sahip olmak bu denli önem kazanınca insanın önemi kalmaz. İnsanlar sevilmek için yaratıldılar, eşyalar ise kullanılmak için. Dünyadaki kaosun nedeni eşyaların sevilmeleri, insanların kullanılmasıdır. Yaşama kalp gözüyle baktığınız zaman ufkunuz açılır, dünyanız genişler. Dünyasal değerler gözünüzde önemini yitirmez ama her şey gerçek yönüyle görünür. Kalp gözü açık olan insanın içi sevgi doludur. Şefkati, merhameti boldur. Zihni, ruhu, yolu aydınlıktır. Kavgası, gürültüsü, çekişmesi yoktur. Cömertlik doğal yaşam tarzıdır. Kin, kıskançlık, küslük ona göre değildir. Bağışlamak, barışmak, yakınlaşmak, dost olmak, sevmek, saymak onun ana kurallarıdır. Canlı, cansız tüm varlıklar için iyi şeyler düşünür, korur, gelişmeleri, daha iyi olmaları için çalışır. Muhtaçların dostudur, ihtiyaçlarını kalp gözüyle görür, acılarını kalpten gelen hizmetlerle dindirir, dertlerine deva bulur, yaralarına merhem olur. İşi hayırdır, hizmettir, ilgidir, sevgidir. Kalp hayatın merkezidir ve sevgi yuvasıdır. Sevginin ışığı ile aydınlanır. Zenginliği ruhsal değerlerin yüceliğinden kaynaklanır. Kalbe öfke, şiddet, kin, korku kıskançlık, hasislik giremez. Bilimsel araştırmalar bize açıkça gösteriyor ki kanserin en önemli nedenlerinden biri strestir, sevgisizliktir. Bakıcısı tarafından sevilen, sırtları okşanan deney farelerinin bağışıklık sistemlerinin geliştiği, yine bilim adamları tarafından hayretle izlenmiştir. Sevgi yaşama bağlar. Sevgi insanı yaşama bağlar. Korkusuz ve özgür yapar. Sevginin doğal olarak akmadığı yaşamlarda korku, endişe, tereddüt vardır. Korku insanı özünden uzaklaştırır. Kıskançlık, açgözlülük, bencillik, hasislik hepsi zihnimizin ürettiği korkunun eseridir. Korkak insan sürekli kayıp korkusu içindedir. Tatminsiz, inançsız, güvensiz bir hayat yaşar. Neye sahip olursa olsun varlığın lezzetini tadamaz, açgözlülükten ve yokluk duygusundan kurtulamaz. Bencillik, sevgisizlik ve korkunun en yaygın ortaya çıkış şekillerinden biridir. Sevgiyle Kalın. Esenlikte Yaşayın. Mustafa Mızrak / Gazeteci / Yazar