KENTLER KÜLTÜREL AKTİVİTELERİN MEKANI OLMALI

Günümüz kentlerinin sadece günlük ihtiyaçların karşılandığı ve yaşamsal faaliyetlerden oluşan ihtiyaçların sonucunda meydana gelen mekanlardan oluştuğunu görmekteyiz. Geçmiş zaman kentlerinde birçok aktivitenin merkezi olan kentlerin yerini sadece ihtiyaçların giderildiği yerlere bırakması oldukça üzücü bir durum. Bu kültürel etkinliklerin hayatımızdaki yerinin de dönüşümünün bir etkisi aslında. Hayatımızın büyük bir kısmını kaplayan faaliyetler mekansal olarak da büyük alanlar kaplıyordu. Büyük stadyumlar, antik tiyatrolar büyük spor ve kültürel etkinliklerin yapıldığı mekanlardı. Yaşamsal faaliyetlerin barınma beslenme ihtiyaçlarının karşılandığı mekanlar gibi bu mekanlar da kentin kalbi konumunda yer almaktaydı. Günün büyük bir bölümünü bu aktivitelere ayırma fırsatı vardı. Ancak günümüz mekanlarının ve koşullarının artık bu duruma imkan vermediğinin farkındayız.

Yaşadığımız kentlere bakalım hangisinde bu tarz etkinliklerin günlük yaşamsal aktivitelerin yapılacağı mekansal kullanımlar kadar yeri var. Ya da belli bir alan kaplayan bu kullanımlar ne kadar aktif. Günlük yaşamsal faaliyetlerden kaçıp ne kadarına vakit ayırabiliyoruz. Ülkemiz açısından düşünürsek birkaç büyük kent dışında birçok kentin kültürel mekansal kullanım alanlarından uzak olduğunu görmekteyiz. Maalesef bu durum yaşadığımız kent için de geçerli. Yeteri kadar aktivite alanı olmamasının yanında olan yerlerde de tatmin edecek sayı ve düzeyde etkinlik düzenlenmediği de ortada olan bir gerçek.