GÜNDEM

Madımak'ın Ateşi 32 Yıldır Sönmedi

1993’te Sivas Madımak Oteli’nde yakılarak katledilen 35 can, bu yıl da Mersin’de unutulmadı. Özgür Çocuk Parkı’nda bir araya gelen Mersin Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri, ellerinde pankartlar, dillerinde sloganlarla hem yas tuttu hem adalet çağrısını yineledi. “Unutmadık, unutturmayacağız” diyen katılımcılar, 32 yıldır süren cezasızlığa karşı bir kez daha karanlığa karşı aydınlığı savundu.

Özgür Çocuk Parkı'nda bir araya gelen Mersin Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri, 1993 yılında meydana gelen Sivas Katliamı'nda hayatını kaybedenleri andı. Burada grup adına açıklama yapan Eğitim Sen Mersin Şubesi Başkanı Mahmut Sümbül, Madımak katliamında yalnızca bir grup insanın değil, insanlığın vicdanına ve ortak değerlerine karşı işlenmiş bir suç olduğunu belirterek, "Bu katliam, cezasızlık kültürünün ve toplumsal kutuplaşmanın ne denli yıkıcı sonuçlar doğurabileceğini gösteren acı bir örnektir. 2 Temmuz 1993 günü, Pir Sultan Abdal Şenlikleri için Sivas’ta bulunan aydınlar, sanatçılar, yazarlar ve yurttaşlar, Madımak Oteli’nde barbarca bir saldırıya maruz kalmıştır. Otel, gözü dönmüş bir kalabalık tarafından ateşe verilmiş 33’ü otelde, 2’si otel dışında olmak üzere 35 insanımız, aralarında çocuk yaştakilerin de bulunduğu masum canlar, hunharca katledilmiştir. Bu vahşet, yalnızca bir otelin yakılması değil, insanlığın ortak mirası olan düşünce özgürlüğüne, sanata ve kültüre karşı işlenmiş bir toplu cinayettir. Madımak katliamı, insanlığa karşı işlenen suçların en ağır örneklerinden biridir zira bu katliam, farklı inançlara, düşüncelere ve yaşam biçimlerine duyulan tahammülsüzlüğün en korkunç tezahürüdür. Madımak katliamı yalnızca bir grup insanın değil, tüm insanlığın ortak vicdanını yaraladı" ifadelerini kullandı.

"Bir Kez Daha Adalet İstiyoruz"

Bu katliamın ardından adaletin tecelli etmemesi acıları daha da derinleştirdiğini dile getiren Sümbül, "Katliamın failleri ve azmettiricileri, yıllarca süren yargı süreçlerinde yeterince cezalandırılmamış, bazıları ise adeta ödüllendirilmiştir. Bu durum, cezasızlık kültürünün bir yansıması olarak, toplumsal adalet duygusunu derinden sarsmıştır. Katliamın sorumlularının korunması, adalet arayışını engellemiş ve yeni katliamların önünü açan bir zemin yaratmıştır. Cezasızlık, yalnızca Madımak katliamında değil, insanlığa karşı işlenen tüm suçlarda en büyük engellerden biri olmuştur. Adaletin sağlanmaması, toplumun vicdanında kapanmayan bir yara bırakmış bu yara, her geçen yıl daha da kanamaya devam etmiştir. Madımak katliamı, bir toplu cinayet olarak, yalnızca bireyleri değil, bir arada yaşama kültürünü, hoşgörüyü ve insanlık onurunu hedef almıştır. Bu katliam, farklılıklara tahammül edemeyen bir zihniyetin, nefreti ve şiddeti bir silaha dönüştürmesinin sonucudur. Ancak, bizler, bu karanlık zihniyete karşı umudu ve dayanışmayı büyütmek zorundayız. Madımak’ta yitirdiğimiz canların anısını yaşatmak, onların savunduğu değerleri daha güçlü bir şekilde savunmakla mümkündür. Onlar, özgürlüğün, eşitliğin ve insanlığın sesi oldular bizler de bu sesi susturmamak için mücadele etmeliyiz. Bugün Madımak katliamının 32. yıldönümünde bir kez daha adalet talep ediyoruz. İnsanlığa karşı işlenen bu suçun failleri ve azmettiricileri tam anlamıyla ortaya çıkarılmalı, cezasızlık kültürüne son verilmelidir. Madımak Oteli, utanç müzesi haline getirilerek, bu katliamın unutulmaması ve gelecek nesillerin bu korkunç olaydan ders çıkarması sağlanmalıdır. Toplum olarak, farklılıklarımızla bir arada yaşama iradesini güçlendirmeli, nefret söylemine, ayrımcılığa ve şiddete karşı ortak bir duruş sergilemeliyiz. Madımak katliamını unutmadık, unutturmayacağız. Hayatını kaybeden 35 canımızın anısı önünde saygıyla eğiliyor, onların savunduğu değerleri yaşatacağımıza söz veriyoruz. Bu topraklarda bir daha böyle katliamlar yaşanmasın diye, adalet, eşitlik ve barış için mücadele etmeye devam edeceğiz. İnsanlığa karşı işlenen suçların, toplu cinayetlerin ve cezasızlığın karşısında durmak, hepimizin ortak sorumluluğudur" şeklinde konuştu.