Mersin adının kökeni uzun yıllar boyunca bir Türkmen aşiretine dayandırılsa da tarihsel belgeler bu konuda daha farklı bir ihtimali güçlendiriyor. Evliya Çelebi'nin 17. yüzyıldaki notlarından Heredot Tarihi'ne kadar uzanan kayıtlar, 'Mersin' adının aslında binlerce yıldır farklı coğrafyalarda bilinen bir bitki olan murt ile ilişkili olabileceğini gösteriyor.
TARİHSEL KAYITLAR YENİDEN GÜNDEMDE
Evliya Çelebi'nin seyahatnamesindeki 'Mersinoğlu Türkmen Köyü' ifadesi uzun süre Mersin adının aşiret kökenli olduğu düşüncesini güçlendirdi. Ancak yeni bulgular, bu yorumun tek açıklama olmadığını ortaya koyudu.
Tarihi kayıtlarda hem Bodrum'daki Karya Prensesi Ada'nın mezarında murt dalı motifli bir taç bulunması hem de İspanya Granada'daki Elhamra Sarayı'nda 'Mersinliler Avlusu' isminin geçmesi dikkat çekiyor.

MURT BİTKİSİ SADECE MERSİN'E ÖZGÜ DEĞİLDİ
Araştırmalar, murtun tarih boyunca Anadolu'nun birçok bölgesinde yetiştiğini gösteriyor. Heredot'un milattan önce 5. yüzyıla tarihlenen eserinde, Pers ordusunun Çanakkale Boğazı'na kurduğu köprüyü murt dallarıyla süslediğinin yazması, bu bitkinin o dönemlerde bölgede bolca bulunduğunu kanıtlıyor.
MERSİN'İN İSMİ BİTKİDEN Mİ GELİYOR?

Elde edilen tüm veriler, Mersin adının yalnızca bir aşiretten değil, tarih boyunca çok geniş bir coğrafyada görülen murt bitkisinden gelmiş olabileceğini güçlendiriyor. Şehir adının kökenine dair bu yeni yaklaşım, tarihçilerin de dikkatini çekmiş durumda.
YOK OLMA TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA
Uzmanlar, Mersin'e adını verdiği düşünülen murt bitkisinin bugün Toros eteklerine kadar çekildiğine dikkat çekiyor. Kontrolsüz kesim nedeniyle azalan bitkinin korunması gerektiği, aksi halde Mersin'in adını veren bitkinin yalnızca tarih kitaplarında kalabileceği uyarısı yapılıyor.




