Dansa ilk adımını 4-5 yaşlarındayken evde çekilen videolarla attığını belirten Yasal, "Evde hangi müzik kanalı açıksa, o şarkıya dans ederdim," dedi. O dönemin Türkçe pop müziğinin büyük etkisiyle dansa olan ilgisinin başladığını ifade eden dansçı, "Bir okul etkinliği ya da öğretmenin hazırladığı bir şey dışında, ilk hatırladığım videolarım o zamanlara ait," ifadelerine yer verdi.
Dansı meslek olarak seçmeden önce buz pateni, gitar ve resim gibi birçok farklı hobi edindiğini belirten Yasal, "2000'li yıllarda doğan her çocuk gibi izlediğim kanallardaki yabancı filmlerin, müzikallerin, kliplerin çok etkisinde kalmıştım. Özellikle 12-13 yaşlarımda bir anda kendimi koreografileri öğrenmeye çalışırken buldum ve o andan beri dans hayatımdan hiç gitmedi" diye konuştu.
Yasal, dansın, insanın kişiliğini, tavrını ve duygularını yansıtması için bir araç olarak gördüğünü ve özgürlüğü ve gücü hissettiren bir deneyim sunduğunun altını çizerek, "Zamanla vücudunuzla ilgili keşifler yaparak daha fazla denemek ve öğrenmek istiyorsunuz. Dansçıların açıklamak için kullandığı kelimeler genellikle özgürlük ve her şeyi yapabilecek güç hissidir," şeklinde ifade etti.
Ayrıca, dansın kişilere güç verdiğini belirten Yasal, "En kötü anlarınızda, umutsuzluğa kapıldığınızda, size tekrar güç verecek kadar yoğun bir iyileşme aracıdır," şeklinde konuştu.
Dansın evrensel bir ifade aracı olarak hayatında önemli bir yer tuttuğunu Yasal, "Bence dans, bir kültürden çok, insanın kendisini doğrudan ifade ettiği bir sanattır. Bu sayede farklı kültürlere sahip kişiler dahi, hislerini ve düşüncelerini bu yolla aktarabilirler. Kültür, yalnızca dansla değil, sanatın tamamıyla daha güçlü anlatılabilir," dedi. Ilgıt, dansın evrensel bir dil ve ifade biçimi olduğunu belirterek, "Farklı bir dili bilmeden de, ne anlatmaya çalıştığınızı anlayabilirsiniz. Dünyanın neresinde olursanız olun, hisleriniz ve ulaşmaya çalıştığınız şeyler neredeyse aynıdır," diye ekledi.
