SAKİN VE GÖSTERİŞSİZ BİR HAYAT-2

Ünlü Fransız yazar ve filozof Albert Camus: '' hiçbir şey büyüklük kadar sade değildir. Çünkü sade olmak biraz daha büyük olmaktır'' der. Şöyle bir kainata baktığımızda, ünlü filozoflar büyük düşünürler, dinlerin önderleri ne kadar mütevazi ve sade bir hayat yasamışlardır. İnsanlar ne zaman nefsinin kölesi oldu, insanlarda lüks düşkünlüğü oldu işte ozaman insanlık değerini kendi elleriyle kaybetmiş oldu. Bence kendine değer katmak hayal dünyamızdaki özenti duyduğumuz var olmayan hayatlarda sıkışmak yerine, sevdiklerimizle sakın huzurlu anın tadını bilen, bilime ve ilime merak uyanarak insanlığa faydalı olmaktan geçmeli. Sade yasamı seçmek sadece maddiyatla örtüşmemeli. İnsanlara kibir ile bakmamak, statüsü ne olursa olsun onlara değer vermek, imkanların doğrultusunda yasamak, sırf burjuva görüneceğim diye Türkçeyi yabancı sözlerle değersizleştirmemek, gereksiz yere kelimelerin sonunu uzatıp ağzımıza yutmamak, gereksiz kibarlık gösterileri yapmamak, öyle hissetmediğin halde hissediyormuş gibi samimiyetsiz duygu yansıtmaları ve samimiyetsiz gülümsemeler ilişkiler diyaloglar yapmamak... vs. mesela.

Günümüzde bir insanın değerini, yaslılara çocuklara ve kainattaki tüm canlılara merhameti ile anlayabiliyoruz artık. Alın teriyle kazandığı parayı nereye harcadığından, senin kişilik hak ve özgürlüklerine saygı duymasından da nezaketin görgü kurallarına uyması toplum kurallarına saygı duymasında da anlıyoruz. Ama özenti hayatları zorla yasıyormuş gibi takılan tavırlardan toplum olarak sıkıldık. Bu konuda sürekli yapılan anketler bu sonucu sürekli belirtiyor zaten. İlla birilerinin hayatına özeneceksek olgunluğa erişmiş kalpleri şeffaf insanlara özenebiliriz. Mesela ruhani olgunluğa ermiş insanların maddi imkanları olsa dahi son çıkan lüks araba, telefonlar son teknoloji ilgi alanlarında bile değildir. Ama dünya da gezmedikleri yer kalmamıştır. Belki de nerede sanat var ilk sırada görebiliriz onları, evlerinde çok az ve sade eşya dolabında birkaç kombin kıyafet, salonlarının büyük kısmında bir duvardan diğer duvara uzanan efsane bir kütüphane vardır. Kendisini aşağıya çekmeye çalışan el alem ne der kavramları yoktur. Başaramazsın sözlerine asla kulak asmazlar. Sağlıklı ve düzenle beslenip spora mutlaka vakit ayırırlar. Çünkü kendileri barışıktırlar kendilerini severler ve değer verirler. Fit görünmeye çalışmazlar. Hayallerde mütevazıdır. Emeklilikte, sakın bir köyde, müstakil ev, hayvanlar doğa ve kitaplardır. Sadece işi ve sorumlukları sevdikleri ve hobileri ile ilgilenirler ve bu karakterdeki insanların mutluluğunu yasam enerjisini uzaktan izlemekle yetiniriz. İlla özenilecek hayat varsa bence bu olmalı. Diğer özenti hayatlar aksı halde çok tehlikeli, sonu olmayan tuzaklarla dolu karanlık ve karmaşık bir sona maruz kalıyorlar genelde.

Birçoğumuz daha kendi ülkemizi bile gezmemişizdir. Sizlerde bir yerde haklısınız, o kadar çalışırsınız tarihi yerler ve kültür gezilerine gideyim vizyonum değişsin dersiniz, müzikle uğraşayım resim kursuna gideyim derseniz, o paranı neden bos islere harcıyorsun diye sürekli sizleri baskılayan olumsuz yönde empoze eden ebeveynlerle büyümüş çok aile var onlara kızmayın onlarda kendi ailesinin fikirleri yanlış dinamiklerle, yanlış şemalarla yaptırımları ile büyümüş bu zinciri kıracak olacak sızın fikirleriniz kararlı durusunuz. El alem ne der düşüncesini ve sızı her turlu aşağı çeken özgüveninizi kıran lafları duymayın. Paranızı biriktirin ülkemizin her karesi ayrı bir kültür, ayrı bir güzellik. Gezin görün anlayın ve anlatın. Samımı dostluklar edinin, sürekli olumlu pozitif cümleler ile güne başlayın, ilim ve ilime daha fazla vakit ayırın zamanla dünyada bir zerre olduğumuzu sizler de anlayacaksınız. Bu yarışlar ne kadar anlamsız ve toksık anlayacaksınız. Kaliteli vakit geçirmeye özen gösterin, elinizdeki minik şeylerle mutlu olmaya çalışın, şükürsüzlük çok büyük bir kalp kararmasıdır. Bol bol teşekkür edin, şükredin evrene ailenize sevdiklerinize... Her gün en az 3 tane iyilik yapın hiç tanımadığınız insanlara, bu da sızın yasam enerjinizi yükseltecektir. Sevdiğiniz mutlu olduğunuz insanlar ile kahve saati organize edin, hayatla ilgili artık çok fazla şikayette bulunmayın. Pozitifi çağırın ki, pozitif kapılar açılsın her zaman size. Yine pozitif insanlarla birlikte olun. Mutlaka kişisel gelişim kitapları okuyun. Komedi filmleri izleyin, kendinize hobi edinin, haftada 3 gün hobiniz ile ilgilenmek sızı zıhın olarak yenileyecektir. Ney müzik dinlemekte ruhu dinlendiriyor, sağlıklı beslenmenin bununda ruh sağlığımızı etkilendiği söyleniyor. Mutlaka haftada 3 gün spora vakit ayırın gönüllü yardımlaşma faaliyetlerinde bulunun, bol bol deniz kenarında denizin kendine has enerjisinden faydalanarak meditasyon yapabilirsiniz ya da ormanın cam ağaçlarının kokusu kuşların o şifacı senfonisi ile ben kimim yasam amacım nedir halime şükürler olsun her şey çok güzel olacak sahip olduğum tüm her şeyler için şükürler olsun^^ dediğinizde bedeninizin enerjisi direk değişecek ve kainatta en kısa zamanda o ferah huzur dolu kalbinize mesajınızın karşılığını verecektir. Sız yeter ki inancınızı kaybetmeyin. Her serde bir hayır, her hayırda bir ser olduğunu unutmayın Bazı şeyleri değiştirmeye çalışmayın, kabullenin ki kalbiniz şifalanmaya baslasın. Siz kendinizi tüm eksiklerinizle sevin ve inanın... İnanın ki insanlarda size inansın sevsin. Şunu unutmayın ki mutluluk bize kendi halinde gelmez, dışarılardan da gelmez onu bulmak, bizim kendi elimizde mutluluğun gelmesi için onun hayatımıza girmesine izin vermeliyiz. Her şey bizim algılarımızla alakalı negatif düşüncelerini zihnini teslim etme, şimdi gel her şeyi tüm toksık düşünceleri geride bırak. İnsanların seni onaylamasını, onları ikna etmeyi bırakma vakti geldi. Bunların hepsi bir sanrı örneği. Bir bakmışın ki bu kaygılar yarış telası yüzünden tüm sevdiklerinden uzak mutsuz, depresif, yorgun kırılgan bir insan haline dönüşmüşsün. Kendi iç sesini, özüne, güven ve sahip cık. Bu dünyaya şan şöhret mal mülk için gelmedin.

Tek amacımız bu olmamalı. Etrafına bak aşk saf sevgi duygularını deneyimle doğa seni şifalandırmak için tüm renkleriyle bekliyor. Tüm dikkatini kendine ver, seni sürekli bir şeyleri ispat etmek zorunda bırakan insanlardan sakince kendi kaybolmuşluklarına bırak, onların istediği hayatı değil sana en huzur veren motive eden hayat hangisi onu seç ve iç sesini, kalbini dinle. Senin en büyük gücün kalbinde her şeye rağmen yeniden başlamayı seçecek o pozitif enerjiyi taşıman ve kararlı duruşunda. Sen yarışmayı değil özgürce huzur ile yasamayı seç bu yolda ilerlerken bilgelik ile kendine bir şeyler katarak ilerle, başkalarının gözünde nerede olduğuna bakma, sen olmak istediğin hayatının neresindesin, başkalarının eleştirilerine kulağını kapa kendi yolunda ilerle bak. Her sabah güneş tüm zarafeti ve ışıltıysa yeniden başlıyor *Sakin ve gösterişsiz bir hayat, sürekli başarı peşinde koşmaktan daha fazla mutluluk getirir ^^demiş Albert Einstein. Hayattaki en büyük pişmanlığının kendin olmak yerine, başkalarının istediği bir kişiye dönüşmek olmasın diyorsan sade ve huzur dolu kendin olarak hayata yeniden başlamaya ne dersin?