Konuşmasına 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutlayarak başlayan Milletvekili, orman yangınlarıyla mücadelede yaşanan başarısızlıkların iktidar tarafından görmezden gelindiğini belirtti. Yangın sezonu başlamadan önce verilen araştırma önergesinin reddedilmesini “uyarılara kulak tıkandığının göstergesi” sözleriyle eleştirdi.

Sözlerinin devamında Kocamaz şunları söyledi:

“Sayın Bakan, orman yangınları konusundaki başarısızlığınıza uzun uzun değinmek istemiyorum. Zira, hiçbir ürettiğiniz bahane ortadaki başarısızlığa çare olmaz. Bu konuda Meclise yangınlar başlamadan verdiğimiz araştırma önergesinin reddedilmiş olması da Cumhur İttifakı'nın bu tür teklifleri ve uyarıları kulak arkasına attığının açık bir delilidir.

Sayın Bakan, tarla ürünleri, buğday, mısır, soya, ayçiçeği üretiminde tarımsal maliyet çok fazla artmış ancak verilen destekler stopaj kesintisinin bile altında kalmış; buğday ve mısır için Toprak Mahsulleri Ofisinin ürün fiyatını geç açıklamasıyla üretici, malını her yıl olduğu gibi tüccarın istediği fiyattan satmak zorunda kalmış, Toprak Mahsulleri Ofisinin destek fiyatından da yararlanamamıştır.

Bölgemizde uygulanan münavebe şartı sebebiyle mısır üretimi de azalmış, bu durum karşısında mısır üreticisi buğday ve soya üretimine yönelmiştir. Bu ürünlerde de sulamada yaşanan rotasyon sebebiyle ürün zamanında ekilemediğinden ve sulanamadığından rekolte kayıpları yaşanmakta, çiftçilerimiz zarar etmektedir.

Yaşanan sorunlar ve yetersiz destekler yüzünden soya ekimi alternatif ürün olmaktan çıkmıştır. Soya desteklerinin artırılması ve böylece, çiftçilerin soya ekimine devam etmesi bir an evvel sağlanmalıdır.

Çukurova'nın beyaz altını olarak bilinen pamuk ekimi artan maliyetler ve verilen desteklerin yetersiz olması sebebiyle tamamen sıfır noktasına gelmiş, çiftçilerimiz pamuk ekiminden âdeta vazgeçmiştir.

Tarla tarımında yaşanan sıkıntılar ve düşen kazançlar yüzünden çiftçilerimiz tarla tarımından uzaklaşmış, bahçe tarımına yönelmiş ancak orada da aldığınız yüzde 6'lık meyil şartı önlerini kesmiştir. Bu durumun önüne geçilebilmesi için tarla ürünlerinde verilen destekleme miktarının en az 3 katı oranında artırılması ve münavebe şartının kaldırılması gerekmektedir.

Yerli muz, avokado, çilek ithalatı kolaylaştırılan ürünler karşısında tamamen korumasız hâle gelmiştir; bu nedenle, ithal muzda gümrük vergileri geçmişte olduğu gibi yükseltilmelidir; bu konuda üreticilerimizin yoğun talepleri vardır. İthal muzdaki vergi artışı hem üreticiyi hem de tüketiciyi rahatlatacaktır. Zira, şu an zincir marketler yerli muz üretimini bırakmış, ithal muz satmakta, hatta yerli muzu "ithal muz" diyerek pahalı satarak haksız kazançlar elde etmektedir; hatta sadece yerli muz satmak isteyen marketler de üreticiye maliyetlerin çok altında fiyat teklif etmektedir. Ayrıca, muz üretimi için yeni sera yapımına verilen sübvansiyonlu kredi ve modernizasyon kredisi kaldırılmış, üretici eskiyen naylonunu ve demirini değiştiremez hâle gelmiştir; bu nedenle, Ziraat Bankasının eskiden vermiş olduğu modernizasyon kredisi üreticileri koruyacak şekilde tekrardan aktif hâle gelmelidir.

Sübvansiyonlu krediler avokado üreticilerimiz açısından da büyük önem arz etmektedir. Bölgemizde avokado üretimi ciddi seviyelere ulaşmış, sorumsuzca yapılan çilek ve avokado ithalatı da yerli üreticiye çok önemli zararlar vermiştir.

Sayın Bakan, bölgemizde turfanda ürünler başta olmak üzere her türlü sebze ürünü ağırlıklı olarak seralarda ve açık alanlarda yapılmaktadır. Üretim esnasında başta fide maliyeti çok büyük bir girdi kaynağı oluşturmaktadır. Fidelerdeki KDV oranının yüzde 1'e düşürülmesi ve sera naylonu fiyatlarının denetim altına alınması gerekmektedir. Ayrıca, aracı, ürünü çiftçiden düşük fiyatlarla alarak, ürün üzerine çok fazla kâr payı ekleyerek tüketiciye ulaştırmaktadır. Bunun yanında, çiftçiye, ürettiği ürünü asgari kâr oranında satmasına karşın alıcı tarafından uzun vadeli çekle ödeme yapılmakta; ödeme günü geldiğinde çoğunlukla da verilen çekler karşılıksız çıkmaktadır. Bu nedenle, mağduriyet yaşanmaması için bankaların çek verme sistemi teminat altına alınmalı ve kişilerin verdiği çeklerden bankalar da sorumlu olmalıdır.

Üzüm üretiminde yaşanan en önemli sorun: Suma fabrikalarının belirledikleri fiyatların çok düşük kalması sofralık üzümün satış fiyatına etki etmekte ve ürün fiyatını düşürmektedir. Bu konuda bölgede yeterli tesislerin kurulması, taban fiyatlarının Bakanlık tarafından belirlenmesi gerekmektedir.

Erdoğan–Putin Görüşmesinde Ukrayna ve İkili İlişkiler Ele Alındı
Erdoğan–Putin Görüşmesinde Ukrayna ve İkili İlişkiler Ele Alındı
İçeriği Görüntüle

Yapılan yüksek zamlar yüzünden mazot ve gübre tarımsal üretimin en pahalı girdilerinden biri hâline gelmiştir. Çiftçilere yetersiz destekler yerine ÇKS sistemine kaydı olan çiftçilere arazi büyüklüğünde ÖTV'siz mazot ve KDV indirimli gübre sağlanmalıdır.

Hazine arazileri ve orman vasfını kaybetmiş alanlar ile hayvancılığın olmadığı yerlerde mera arazileri tarımsal kullanıma açılmalı ve kullanıcı üreticilere gerekirse tarımda kullanmak şartıyla devir yapılmalıdır.

TARSİM'de yaşanan en büyük mağduriyet poliçe kesen özel firmalar ve bankaların yüksek kâr marjıyla çalışmaları ve poliçe fiyatlarının yüksek tutulmasıdır. TARSİM kapsamında olan ürünlerde güncel fiyatlar maalesef doğru olarak belirlenememektedir. Her yıl güncel satış fiyatlarının belirlenebilmesi için ziraat odaları, ilçe tarım müdürlükleri ve hal müdürlüklerinden fiyat istenerek, alt ve üst sınırlar tespit edilerek fiyatlar belirlenmelidir.

Poliçeler dolu, don, sel başta olmak üzere başka mücbir sebeplerle bir bütün olarak değerlendirilmeli, sisteme de o şekilde girilmelidir.

TARSİM 2025 yılında bölgemizde yaşanan don felaketini baz alarak poliçe fiyatlarını yüzde 140 artırmıştır; bu durum çiftçinin ürününü sigortalatma şansını azaltmış, mevcut maliyetlerinin üzerine yeni maliyetler yansıtmıştır.

Sayın Bakan, çiftçimiz banka kredilerine ulaşım konusunda da büyük sorunlar yaşamaktadır. Ürün girdi maliyetleri her yıl artmasına rağmen Ziraat Bankası üç yıldır kredilerde ürün maliyetini sabit tutmaktadır. Verilen kredi tutarları çiftçi maliyetini karşılayamaz duruma gelmiş ve kredi yetersiz kalmıştır. Kredi limitlerinin de girdi artışları oranında artırılması gerekmektedir. Bu kapsamda, Tarım Kredi ve Ziraat Bankası tarafından verilen 300 bin TL faizsiz destek kredisi güncellenerek günümüz şartlarına uygun hâle getirilmelidir. Ayrıca, Ziraat Bankası ekipman kredisi de hâlen 250 bin TL'dir. Bu fiyata piyasada ekipman kalmamıştır; bu nedenle de bu oran en az 1 milyon TL'ye yükseltilmelidir.

Sayın Bakan, çiftçiden alınan sulama ücretleri zaten yüksek iken bölgedeki sulama ücretleri bir de yüzde 85 oranında artırılmıştır. Su rotasyonu sebebiyle istenildiğinde sulama yapılamamaktadır. Bu yıl mısır için 5 sulamaya kadar normal sulama ücreti alınmış, 6 ve 7'nci sulamalarda ise sulama ücreti üzerine yüzde 35 zam yapılmıştır. Sulama fiyatı artış oranı ile ürün fiyatlarının birlikte değerlendirilerek paralel oranda olması sağlanmalıdır. Sulama ücretleri yıl bazındaki artış oranlarının Toprak Mahsulleri Ofisinin ürün taban fiyatlarındaki artış oranında belirlenmesi maliyet açısından şarttır. Ayrıca, şu anda yeterli olmayan kapalı su kanallarına ilaveten açık sulama kanalları revize edilmeli, gerekli yatırımlar yapılmalı, su krizinin yaşandığı ülkemizde acilen basınçlı ve kapalı sulama sistemine geçirmelidir; böylece, su kayıpları önlenmeli, daha verimli, daha az masrafla sulama yapılabilmelidir.

Sayın Bakan, tarımda yaşanan en önemli sorunlardan biri de işçi ücretleri olup bu durum işçi ile işvereni, üreticiyi karşı karşıya getirmektedir. Tarım işçisi yevmiyeleri her bölgede farklı uygulanmakta ve fiyat artışları keyfî olarak belirlenmektedir. İşçilerin, yıl içerisinde kendi aralarında aldıkları kararlarla fiyat artırması ve talep ettikleri rakamın verilmemesi hâlinde çalışmayarak işi bırakmaları ürünün tarlada kalmasına sebebiyet vermektedir; bu nedenle, tarım işçilerinin yevmiyeleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının belirlediği fiyat üzerinden yapılmalı ve resmî olarak açıklanmalıdır, tek bir kurum tarafından belirlenen fiyatlara dayanarak tüm işçiler aynı hak ve şartlarda çalıştırılmalıdır.

Tüm bu sebeplerden dolayı gençler çiftçilik yapmak istememekte, şehirlerde asgari ücretle iş aramakta; rençperlik yaşı ortalaması her geçen gün daha da yükselmektedir. Ayrıca, gençler bu işi benimsemediği ve üretici zarar ettiği için her yıl arazisinin bir kısmını satmakta; araziler hızla el değiştirmekte; avukat, doktor, mühendis, iş adamı gibi asıl işi çiftçilik olmayan kişiler tarafından değerinin çok çok altında alınmaktadır.

Sayın Bakan, ülkemizde tarım ve hayvancılığın gelişmesi açısından ziraat mühendisi ve veteriner hekim istihdamına öncelik verilmeli, her köye veya yakın üç beş köye bu meslek kollarından bir atama yapılmalı, böylece tarım ve hayvancılık alanında verimi artırılmalıdır diyor, Bakanlığın bütçesinin hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Teşekkür ederim.”

Kaynak: Haber Merkezi