Nesanır, Adli Tıp Kurumu’nun ön raporunda yer alan alüminyum fosfit bulgusunun, turizm işletmelerinde kullanılan kimyasalların kontrolsüzlüğünün ölümcül sonuçlar doğurabileceğini ortaya koyduğunu ifade etti. Yanlış kullanılan kimyasalın nemle temas ettiğinde fosfin gazı açığa çıkardığını hatırlatan Nesanır, “Bu gaz düşük dozda bile dakikalar içinde ölüme yol açabilir ve antidotu yoktur” dedi.
“Bu yalnızca bireysel bir ihmal değil, sistemik bir kriz”
TTB Halk Sağlığı Kolu Başkanı Nesanır, olayın bir kişisel hata olarak değerlendirilmemesi gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:
“Bu trajedi, kronikleşmiş denetim eksikliğinin görünür hâle gelmesidir. Turizm bölgelerinde hijyen, kimyasal kullanım ve ilaçlama süreçlerinde kontrolsüz uygulamalar ciddi risk oluşturuyor.”
Denetim tartışmalarının çoğu zaman konunun otel, yemek veya ilk müdahaleyi yapan hekim üzerinden yürütülmesinin gerçek sorunu perdelediğini kaydeden Nesanır, şu soruların yanıtlanması gerektiğini belirtti:
Otel en son ne zaman denetlendi?
Denetimlerde uygunsuzluk tespit edildi mi?
İlaçlama işlemleri kayıt altına alındı mı?
Kullanılan kimyasalların kontrolü kim tarafından yürütüldü?
Gıda Mühendisleri Birliği Başkanı Fatih Efe’nin açıklamalarına da değinen Nesanır, denetim birimlerinin personel ve uzmanlık açısından zayıfladığını söyledi.
Yanlış kullanılan kavramlar: “Alüminyum fosfat değil, alüminyum fosfit”
Nesanır, kamuoyunda sıkça tekrarlanan “alüminyum fosfat” ifadesinin yanlış olduğunu belirterek, “Ailede ölüme neden olduğu değerlendirilen madde alüminyum fosfittir. Bu madde fosfin gazı salar ve son derece toksiktir. Alüminyum fosfat ise zararsıza yakın bir bileşiktir” dedi.
Kimyasallar nasıl kullanılmalı?
Alüminyum fosfitin yalnızca lisanslı kişilerce, tamamen boşaltılmış alanlarda, kayıt tutularak ve güvenlik protokollerine uygun şekilde uygulanması gerektiğini vurgulayan Nesanır, yüzlerce kişinin konakladığı turizm tesislerinde riskin çok daha yüksek olduğunu söyledi.
“Denetim sistemi dağınık ve etkisiz”
Türkiye’de otellerin Sağlık Müdürlükleri, Tarım ve Orman Müdürlükleri, belediyeler ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından denetlendiğini belirten Nesanır, ancak denetim sayılarının düşük, uzman sayısının yetersiz, yaptırımların hafif olduğunu ve çoğu denetimin önceden haber verilerek yapıldığını söyledi.
Yoksullaşma halk sağlığını nasıl etkiliyor?
Nesanır, ekonomik kriz dönemlerinde gıda güvensizliğinin arttığını, hijyen koşullarının kötüleştiğini ve işletmelerin daha ucuz fakat daha riskli kimyasallara yöneldiğini ifade etti.
“Hekimi hedef göstermek gerçek sorumluları perdelemektir”
Olayın ilk değerlendirmesini yapan hekimin hedef gösterilmesini eleştiren Nesanır, “Bir acil hekimin otelde hangi kimyasalın kullanıldığını bilmesi mümkün değildir. Sorumluluk; kimyasalın kullanımına izin verenler, denetim mekanizması ve ruhsatlı ilaçlama firmalarındadır” dedi.
“Bu olaydan sonra yapılması gerekenler belli”
Uzm. Dr. Nasır Nesanır, benzer trajedilerin yaşanmaması için şu önerileri sıraladı:
Turizm işletmelerinde kimyasal kullanım protokollerinin sıkılaştırılması
Denetim ekiplerinin bağımsızlaştırılması ve personel sayısının artırılması
Tüm denetimlerin şeffaf hâle getirilmesi
Kimyasal kullanım defterlerinin dijital sisteme aktarılması
Nesanır, “Bu trajedi yalnızca bir ihmaller zinciri değil, aynı zamanda kâr odaklı ekonomik düzenin halk sağlığını nasıl geri plana ittiğinin de bir göstergesidir” ifadelerini kullandı.




