Okullarda çocuklar arasında giderek yaygınlaşan akran zorbalığı, artık yalnızca fiziksel değil; duygusal ve dijital alanda da tehlikeli bir hal aldı. Uzman Nöropsikolog Esin Şimşek, bu sessiz savaşın çocukların hem psikolojik hem de nörolojik gelişimini derinden etkilediğini belirtti.
Akran zorbalığı nedir?
Şimşek, akran zorbalığının yalnızca bir kavga ya da geçici anlaşmazlık olmadığını vurgulayarak, “Bu davranış, bir kişiye karşı tekrarlayan ve zarar verme amacı taşıyan olumsuz tutumların bütünüdür. Artık okullarda öğrenciler arasında ‘güçlü–güçsüz’ ayrımıyla sessiz bir savaş haline gelmiştir” dedi.
Zorbalığın fiziksel, sözel, duygusal ve dijital olmak üzere dört ana başlıkta ortaya çıktığını belirten Şimşek, sosyal medyanın etkisiyle siber zorbalığın çocuklar arasında hızla yayıldığını da ifade etti.
"En çok 9–14 yaş aralığı risk altında"
Uzman Nöropsikolog Şimşek, yapılan çalışmaların 9–14 yaş grubunun en riskli dönem olduğunu ortaya koyduğunu belirterek, “Bu yaşlarda çocuklar genellikle fiziksel zorbalık türleriyle karşılaşıyor. İtilme, tokat atma, eşyalarına zarar verme hatta tehdit gibi davranışlar yaygın. Ayrıca toplumda çocuklara yönelik ‘erkek ağlamaz, güçlü olmalısın’ gibi kalıplar da özellikle erkek çocuklarda saldırgan davranışların artmasına neden oluyor” ifadelerini kullandı.
"Aile tutumları büyük rol oynuyor"
Zorbalık eğiliminin oluşmasında aile içi iletişimin büyük payı olduğunu dile getiren Şimşek, “Ebeveynlerin otoriter, yargılayıcı veya ihmalkar tutumu çocuklarda saldırgan davranışların temelini oluşturur. Çocuk duygularını sözel olarak ifade edemediğinde, fiziksel veya alaycı davranışlara yönelir” uyarısında bulundu.
Zorbalığa maruz kalan çocuklarda uyarı sinyalleri
Zorbalığa maruz kalan çocuklarda okula gitmek istememe, iştahsızlık, mide ve baş ağrısı, uyku bozuklukları gibi belirtiler görülebileceğini belirten Şimşek, ailelere şu öneride bulundu:
“Çocuğu sorgulamak yerine, çevresini dikkatle gözlemleyin. Açık uçlu, yargısız bir iletişim kurun ve gerektiğinde okul rehberliği veya uzman desteği alın.”
"Beyin gelişimi de etkileniyor"
Zorbalığın yalnızca ruhsal değil, biyolojik etkilerinin de olduğunu söyleyen Şimşek, “Çocukluk döneminde maruz kalınan uzun süreli stres, beynin kimyasal yapısını değiştirir. Kortizol hormonunun sürekli salgılanması beyin hacmini küçültebilir, hafıza ve öğrenme alanlarını olumsuz etkiler” şeklinde konuştu.

Siber zorbalık: Görünmeyen dijital şiddet
Şimşek, teknolojinin gelişmesiyle birlikte zorbalığın artık ekranlara taşındığını vurgulayarak,
“Siber zorbalık, alay edilmekten dışlanmaya, küçük düşürülmekten tehdide kadar birçok biçimde görülüyor. Başlangıçta ‘şaka’ gibi görünen mesajlar zamanla çocuğun özgüvenini ve benlik algısını derinden sarsabiliyor” ifadelerini kullandı.
Araştırmalara göre, siber zorbalığa uğrayan çocuklarda anksiyete, depresyon, uyku bozuklukları ve akademik başarıda düşüş sıkça gözleniyor.
"Tanık olan çocuklar da etkileniyor"
Zorbalığa tanık olan çocukların da bu süreçten zarar gördüğünü söyleyen Şimşek, “Birçoğu ‘karışmamak en iyisi’ diyerek sessiz kalıyor ama içlerinde suçluluk ve korku büyüyor. Bu durum vicdani gelişimi ve güven duygusunu zedeliyor” dedi.
“Ekranın ardındaki duyguları fark edin”
Uzman Nöropsikolog Esin Şimşek, son olarak şu çağrıda bulundu:
“Siber zorbalık artık bir dijital şiddet biçimi. Bu şiddeti durdurmanın ilk adımı, çocuklara ekranın ardındaki görünmeyen duyguları fark ettirmektir.”





