İnsanın içi acıyor. Çünkü bir ülkenin en kutsal hakkı olan sağlıklı yaşama hakkı, artık parayla ölçülür oldu. Üstelik sadece fakirlik değil mesele. En zengin sofraya da, en fakir tencereye de aynı zehir sızabiliyor artık.

Merdiven altı üretimler, hileli gıdalar, denetimsiz katkı maddeleri, sahte ilaçlar, bozuk etler, oynanmış etiketler… Hepsi birer cinayet. Sessiz ama sistematik bir cinayet.

Düşünün, bir anne çocuğuna meyve suyu alıyor. Etiketine bakmadan güveniyor. Ama içinde ne olduğunu kim biliyor? Rengârenk paketlerde kimyasallar, süslü ambalajlarda kanserojen maddeler… Sonra neden bu kadar kanser arttı, neden çocuklarımız bu kadar hassas oldu, neden gençler 40 yaşında yorgun düşüyor?

Bu ülkede halkın sağlığıyla oynamak artık utanılacak bir suç bile olmaktan çıktı. Ceza mı? Parası olan bir şekilde sıyrılıyor. Denetim mi? Göz yumuluyor, geçiştiriliyor. Piyasaya sürülen her tehlikeli ürün, bir çocuğun geleceğinden, bir yaşlının sağlığından çalıyor.

Oysa halk sağlığı; yol yapmaktan, bina dikmekten, ekonomiyi büyütmekten önce gelir. Çünkü sağlıksız bir halk, hiçbir başarıyı taşıyamaz. Ama bakıyoruz: Kim ne kazanırsa kazansın, kaybeden hep halk oluyor. Vicdan mı? Artık pek çok yerde yerini kâr hırsına bırakmış.

İnsan sormadan edemiyor: Hangi kazanç, bir çocuğun ömründen daha değerli olabilir? Hangi üretim, bir annenin gözyaşından daha anlamlı olabilir? Kimse gece yastığa başını koyduğunda bu sorulardan kaçamamalı.

Bu sadece bir sağlık meselesi değil. Bu, ahlaki bir çöküşün göstergesidir. Denetimlerin göstermelik yapıldığı, cezaların caydırıcı olmadığı, insanların göz göre göre zehirlendiği bir düzen varsa, orada adaletten de, merhametten de söz edemeyiz.

Bu yazı bir isyan değil sadece. Bu bir çağrı. Gıdadan ilaca, havadan suya, sağlığa dair her alanda vicdanlı bir düzen için çağrı. Çünkü sağlıklı bir toplum, sadece doktorla değil; ahlakla, denetimle ve vicdanla korunur.

Unutmayın: Bugün ses çıkarmadığımız her ihmal, yarın bizim soframıza da oturacak. Belki çocuğumuzun sütünde, belki annemizin ilacında, belki de içtiğimiz bir bardak suda… Bu, hepimizin meselesi.