Haber-Vecdi Yenigül
İngiltere-Fransa arasındaki kuş uçuşu 33 kilometre olan Manş Denizi'ni 27 Ağustos 1979 yılında yüzerek geçen Nesrin Olgun Arslan'ın tarihi başarısının üstünden 43 yıl geçti. 'Manş Denizi'ni Yüzerek Geçen İlk Türk Kadın' unvanını kazanan Nesrin Olgun Arslan, 43 yıl önce yaşadıklarını gazetemize anlattı. Yaşamını Mersin'de sürdüren 65 yaşındaki Arslan, 1975-1979 yılları arasında 15 kilometrelik parkurda yapılan Mersin Maratonu'nunda yüzdüğünü söyledi. Arslan, en büyük hayalinin Mersin Maratonu'nunda yeniden yüzmek olduğunu vurguladı.
HER ŞEY 17 YAŞINDA BAŞLADI
1979'a kadar dünya çapında 5 bin kişinin yüzmeyi denediği Manş Denizi'nden 50'si kadın, toplam 399 kişi başarıyla ayrıldı. Nesrin Olgun Arslan, 22 yaşında Manş Denizi'nde başarı gösteren 50 kadından birisi oldu. Manş'ı yüzerek geçen ilk Türk kadın olma özelliğini taşıyan Arslan, 1957 yılında Adana'da doğduğunu belirtti. Yüzmeye 7 yaşında başlayan ve birçok havuz yarışına katılan Arslan, 17 yaşından itibaren açık deniz yarışlarına katılmaya başladığını vurguladı. 17 yaşından 22 yaşına uzanan süreç Nesrin Olgun Arslan'ın yaşamında bir dönüm noktası oldu.
MANŞ'IN YERİNİ BİLMEDEN "MANŞ'I YÜZECEĞİM" DEDİ
17 yaşındayken Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi Bölümü'nü kazandığını belirten Arslan, o günlerde gazetelerde 'Erdal Acet Manş'a Hazırlanıyor' şeklinde haberler gördüğünü vurguladı. Üniversitenin ilk yılını tamamlayıp havuz antrenmanları için Adana'ya döndüğünü sözlerine ekleyen Arslan, dönemin Adana Gençlik ve Spor İl Müdürü Tuncay Şenyüz'le arasında geçen bir diyalogu anlattı. O andan itibaren Manş'a hazırlanmaya başladığına dikkat çeken Arslan, Şenyüz için 'Benim en büyük şansım' ifadesine yer verdi. O yıllarda sadece yaz aylarında yüzüldüğünü vurgulayan Aslan, şunları söyledi; "Haziran ayında havuza gidip antrenman yaptım. Bir gün kantinde rahat bir şekilde oturuyordum. Adana Gençlik ve Spor İl Müdürü Tuncay Şenyüz geldi. Kendisi de eski yüzücülerden. Toparlanıp hemen ayağa fırladım. Yanıma gelip, 'Burada ne yapıyorsun' diye sordu. 'Antrenmana geldim' dedim. 'Bu yaştan sonra sen yüzsen ne olacak' dedi. 'Hocam yapmayın, etmeyin, ben Gazi Üniversitesi Beden Eğitim Bölümü'nü kazandım' dedim. O zamanlar bölüm Türkiye'de 30 kadın, 30 erkek olmak üzere toplam 60 öğrenci alıyordu. Oraya girmek çok zordu. Tuncay abi konuşmanın devamında bana 'Bu yaştan sonra senden yüzücü olmaz' dedi. O sırada aklıma Erdal Acet geldi. Gazetelerde yazıyordu, Erdal Acet 32 yaşında Manş'a hazırlanıyordu. 'Ben de Manş'ı geçeceğim' dedim. Ama ne Manş'ın yerini biliyordum ne de ne kadar yüzeceğimi. Güldü, dönüp gitti."
MANŞ'I YÜZEBİLMEK İÇİN 4 YIL HAZIRLANDI
Tuncay Şenyüz'le arasında geçen sohbetin ardından Erdal Acet'in antrenörü Kutal Özülkü'nün yanına gittiğini sözlerine ekleyen Arslan, "Havuzdan dolayı birbirimizi tanıyorduk. Yanına gidip 'Kutal abi, ben de Manş'ı yüzeceğim' dedim. Bana bakıp, 'Peki, yarın sabah 10'da gelip hiç durmadan 10 kilometre yüzebilirsen senin antrenörün olurum' dedi. Eve gittim. Annemlere de bir şey demedim. Sabahı zor ettim. Sabah 10'da havuzdaydım. Kutal abi de oradaydı. Tabi Manş için Erdal Acet'le çok yoğun antrenmanlar yapıyorlardı. 50 metrelik havuza atladım. Git-gel havuzun mesafesi 100 metreydi. Tam 100 tur atmam lazımdı. 1-2-3 derken kollarım şişmeye başladı. Her tarafım ağrıdı. Bir yandan da kaç tur olduğunu sayıyordum. 99 derken, 100'üncü turu da tamamladım. Kutal abiye baktım, 'Tamam, kabul ediyorum' dedi. 10 kilometreyi 5 saatte yüzdüm. O zaman saatte 2 kilometre yüzebiliyordum. Manş'a hazır olduğum zaman saatte 3 kilometre 850 metre yüzüyordum. 4 yıl süren yoğun antrenmanlardan sonra 27 Ağustos gecesi sabaha karşı başlayıp 15 saat 47 dakikada Manş Denizi'ni yüzdüm. Manş Denizi'ni yüzen ilk Türk kadın yüzücü oldum" diye konuştu.
ADANA'NIN SICAĞINDA ANTRENMAN YAPIP MANŞ'IN SOĞUK SULARINDA YÜZDÜ
Arslan, 43 yıl önce kendisini asıl zorlayan şeyin Manş'ın soğuğu olduğunu vurgulayarak, "Adana'nın 30-32 derecelik sıcağında antrenman yapıp Manş'ın 14 derecelik buz gibi suyunda 15 saat 47 dakika yüzdüm. Beni asıl zorlayan o oldu. Medcezire yakalandım, fazladan 20 kilometre yüzdüm. Yani gelebilecek her türlü olumsuzluk o esnada başıma geldi. Ama aklımda hiçbir zaman 'bitirememek' gibi bir seçenek olmadı. Manş Denizi'ni yüzmek hayatımın en önemli başarısıydı" dedi
"BİZ AYSU'YLA MANŞ'IN SULARINDA BAYAĞI BİR HIRPALANDIK"
Manş Denizi'ni 22 yaşında yüzdüğünü belirten Arslan, Manş Denizi'ni yüzerek geçen en genç Türk yüzücü Aysu Türkoğlu'ndan da bahsederek, "Genç kızımız Aysu da 1 ay önce Manş'ı geçti. Aysu, Manş'ı 21 yaşında yüzdü. Ben yüzdüğümde su 14 dereceydi. Küresel ısınmayı sürekli gündeme getiriyoruz. Küresel ısınmanın yarattığı etkiye en güzel örneği Manş Denizi üzerinden verebiliriz aslında. Ben 43 yıl önce yüzdüğümde en sıcak zamanlarında Manş Denizi 14 dereceydi. En son Aysu yüzdüğünde 18,5-19 dereceydi. Yani su ısındı. Manş'ı yüzenlerin işi su sıcaklığı anlamında biraz daha kolaylaştı. Ama Manş'ın akıntıları, medcezirleri, dalgası, fırtınası hiç değişmedi. Aysu da benim gibi akıntıya yakalandı ve 16 saat 28 dakikada bitirdi. Aysu için 'beni anlayan ikinci bir insan' diyorum. Benden 39 yıl sonra Bengisu Avcı da Manş'ı yüzdü. Bengisu, Manş'ı 11,5 saate bitirerek en hızlı yüzen Türk kadın yüzücü unvanını aldı. Ama biz Aysu'yla Manş'ın sularında bayağı bir hırpalandık" ifadelerine yer verdi.
"MANŞ'I YENİDEN YÜZMEK GİBİ BİR HEDEFİM YOK"
43 yıl sonra Manş Denizi'ndeki başarısına ilişkin konuşan Arslan, "Ben görevimi yaptım, artık gençler yüzsün" dedi. Arslan, 58 yaşında 6 kadın olarak takım halinde Manş'ı yüzdüklerine de değinerek, "O tür yüzüşler zevkli. Artık ıstırap çekmek istemiyorum. Bir sürü genç var, ben artık onları destekliyorum. Onlara ablalık yapıyorum. Manş'ı yeniden yüzmek gibi bir hedefim yok. Antrenmanlarıma devam ediyorum, emekliliğimin tadını çıkarıyorum. 'Yeniden o günlere gitmek ister miydin' diye sorarsanız, 30 Ağustos 1979'a gitmek isterim. 1-2 gün öncesine gitmek istemem. O zaman elimden geleni yaptım, başardım. Şimdi aynı şeyleri yaşamak istemiyorum" diye konuştu.
"BEN O DÖNEM ATLANTİK'İ GEÇSEM BİLE GÜNDEM OLAMAZDIM"
1980'li yıllarda başarı kazandığını hatırlatan Arslan, şunları söyledi; "O zaman Türkiye'nin durumu çok karışıktı. Sokaklarda her gün bir sürü genç ölüyordu. Hükümet kurulamıyordu. Gazetelerde her gün kötü haberler vardı. Ben o dönem Atlantik'i geçsem bile gündem olamazdım. Televizyonlar o dönem bana ancak 3 dakikalık bir süre tanıdık. Yine röportajlar yaptılar ama o kadar ilgi görmedim. İlgi görmeyi de beklemedim. Tabi takdir edenler oldu. Yıllar geçtikçe o günkü başarımın farkına varıldı. Üniversitelere davet edildim, konferanslara katıldım, tecrübelerimi anlattım. Bu da bana büyük bir gurur verdi" dedi.
"MERSİN MARATONU'NUN BENİM KARİYERİMDE ÖNEMLİ BİR YERİ VAR"
Şu günlerde en büyük hayalinin Mersin Maratonu'nun yeniden yapıldığını görmek olduğunu vurgulayan Arslan, "Eskiden yapılan Viranşehir-Mersin Limanı arasındaki yarışlara 5 kez katıldım. Hatta birinde bütün erkekleri geçerek birinci oldum. Onun için Mersin Maratonu'nun benim kariyerimde önemli bir yeri var. 1975, 1976, 1977, 1978 ve 1979 yıllarında katıldım. En antrenmanlı olduğum 1979 yılında orayı 4,5 saatte yüzerek tüm erkekleri geçmiştim ve birinci olmuştum. Ama 1980 yılından sonra maratondan vazgeçildi. Manş Denizi'nin hafızamda yer etmesi kadar Mersin Maratonu da benim için çok kıymetli. Türkiye'de 15 kilometrelik bir deniz parkuru yok. Yaz aylarını Mersin'de geçiren bir yüzücü olarak en büyük hayalim; Mersin'de yine sahile paralel 15 kilometrelik bir maraton düzenlenmesi. Katılmayı da heyecanla bekliyorum. Böyle bir maraton Mersin'e yakışır. 43 yıl önce Manş Denizi'ni bugün yüzmüştüm. Gelecek sene bu günlerde böyle bir maraton olsa ve yine 15 kilometre yüzsem çok güzel olur" ifadelerine yer verdi.





