Haber-Cihan Barış Budak
26 yaşındaki Ayşe Erden, Osmaniye'de tamamladığı üniversite öğreniminin ardından köyde yaşama karar verdi. Ailesinin yönlendirmelerine rağmen Toroslar ilçesi Kayrakkeşli Mahallesi'nde yetiştirdiği hayvanlarla yaşamaktan mutlu olduğunu belirten Erden, Yörük kültürünü ve günlük yaşantısını 'Yörük Kızı Blog' kanalından sosyal medyaya taşıdı. Ayşe Erden, binlerce gence örnek olan hikayesini gazetemize anlattı.
KÖYDEN KENTE GÖÇ EDEN GENÇLER ASGARİ ÜCRETLE YÜZLEŞTİ
Tarımda ve hayvancılıktaki girdi maliyetleri; mazot, yem ve gübre fiyatlarındaki artışlarla; küçük üreticilerin son yıllarda daha fazla belini büktü. Üretici ailelerin çocukları yaşadıkları köyleri terk ederek, kentte yeni bir hayat kurmanın arayışına geçti. Kentte iş bulan gençler ise son yapılan zamla birlikte 5500 TL'ye çıkarılan asgari ücretle geçinebilme sıkıntısıyla karşı karşıya geldi. Köyde yaşamayı tercih eden ve hayvancılıkla uğraşmaya başlayan 26 yaşındaki Ayşe Erden hem kardeşlerine hem de binlerce gence örnek oldu.
AYŞE, TEKRAR KÖYÜNE DÖNDÜ
Mersin'in Toroslar ilçesi Kayrakkeşli Mahallesi'nde yaşayan Erden ailesinin 4 çocuğundan birisi olan Ayşe Erden, ilk ve orta öğrenimini köyde taşımalı eğitimle tamamladığını söyledi. Liseyi 2 yıl yatılı olarak okuduktan sonra açıktan tamamladığını sözlerine ekleyen Erden, lisans öğrenimi ise pandemi sürecinde Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri'yle tamamladığını belirtti. Bu yıl da Mersin Üniversitesi'nde formasyon eğitimi aldığını belirten Erden, tüm bu sürecin ardından köyüne dönerek hayvancılıkla uğraşmaya başladı. Erden, Yörük kültürünü ve köy hayatını çektiği videolarla 'Yörük Kızı Blog' kanalarına yükleyerek, Youtube üzerinden binlerce kişiye sundu.
"AİLEM BU DURUMU ÇOK KABUL ETMİŞ DEĞİL"
Eğitim sürecinin ardından köyde bir hayat kurmaya karar verdiğini vurgulayan Erden, "Benim üniversiteden mezun olduğum dönem pandemiye denk gelmişti. O yüzden özel sektörde çalışma durumum olmadı. 1-2 denemem oldu ama şehir hayatına adapte olamadığım için köyde kalmaya karar vermiştim. 2021'de bunu aileme söylemedim. 2022'de yani son 1 yıldır aileme söylüyorum. Ailem bu durumu çok kabul etmiş değil. 'Sen o kadar okudun, köyde ne yapacaksın, sen bir kadınsın, nasıl olacak' falan dediler. Ama ben köyde kalmak istiyorum" dedi.
ERDEN, YOTUBE KANALININ HİKAYESİNİ ANLATTI
Sosyal medyada kendisini ön plana çıkartmayı çok sevmediğini vurgulayan Erden, 'Yörük Kızı Blog' kanalının hikayesinden bahsederek, şunları söyledi; "Üniversiteye başladığım dönemde benim bütün arkadaşlarım şehirliydi. Köyden gelen çok az insan vardı ve herkes şehirde olduğu için köyde yetişmiş birine ilgileri çok fazlaydı. Paylaştığım fotoğraflar, anlattığım anılar ve hikayeler onların çok dikkatini çekiyordu. Pandemi döneminde de çok ısrar ettiler. 'Ayşe bizimle daha çok paylaş. Herkes bu hayatı merak ediyor' diyorlardı. Özellikle bir arkadaşım 'Youtube'a başlamalısın, bunu Instagram'da devam ettirmelisin' diye çok ısrar etti. Derken, böyle başladım. Aslında biraz da arkadaşlarımın talebi doğrultusunda başladım. Şu anda 'iyi ki başlamışım' diyorum"
"BENİM GİBİ BİRÇOK GENÇ VAR"
Sosyal medyada özellikle 40 yaş üstündeki kişilerden olumlu tepkiler aldıklarını vurgulayan Erden, "Bazıları 'bizi çocukluğumuza götürdün' diyor. Çoğu çocukluğu köyde geçmiş ama şehre taşınmak zorunda kalmış kişiler. Beni gördükleri zaman çok mutlu oluyorlar. Bunlar beni motive ediyor. Köyde kalmaya karar verdiğim için tepkiler ve sosyal baskı çok fazla. Ama sosyal medyada bu baskıyı kırmak için mücadele eden benim gibi birçok genç var, ben onlarla iletişim halinde oluyorum. Biraz da birbirimize motive veriyoruz" diye konuştu.
"SOSYAL MEDYADAN PARA DA KAZANIYORUM"
Sosyal medyadan para kazanmak gibi bir kaygısı olmadığını ancak aylık 200-300 TL bandında bir getirisi de olduğunu kaydeden Erden, "İnsanların mutlu olması ve bir nebze kendilerini bulmaları, içlerindeki özlemi gidermek bana yetiyordu. Manevi bir mutluluk benim için kafiydi ama işte sosyal medyadan para da kazanıyorum tabi" ifadelerine yer verdi.
"İNSANLARIN MERAK ETTİĞİ ASLINDA BİZİM KÜLTÜRÜMÜZ"
Paylaştığı videolarla kendisi için bir dijital albüm oluşturduğunu belirten Erden, "Sosyal medyaya başlarken kendi ismimi hiç kullanmamıştım. Yotube'daki ilk videolarımda da kendim hiç yokum. Çünkü insanların merak ettiği aslında bizim kültürümüz ve ben bunu aktarmak istiyordum. Arkadaşlarım sürekli 'Ayşe kendinle ilgili sürekli bir şeyler paylaş. Çünkü senin hikayen çok farklı' diyorlardı ama farklı olan şey benim yaşadığım kültürdü. Çünkü hem geçmişimle hem geleneğimle hem de içinde bulunduğum durumla oradayım. Bu ikisinin birleşimi olarak kendi yaşantımı ve nebze kültürümü de insanlara aktarmaya çalışıyorum" dedi.
"KÖY YAŞAMI GERÇEKTEN ÇOK ZOR"
Köy yaşantısının zor olduğunu ve yaşadığı zorlukları videoya çekmenin daha zor olduğunu vurgulayan Erden, "Çünkü bunun yağmuru var, sıcağı var, koşturması, mücadele etmesi var. Köy yaşamı gerçekten çok zor. Hayvana hastalığında, doğumunda müdahale ederken bunu bir de ekstra kayda almak gerçekten çok zor. İnsanlar mesela 'yakım çekim yap, şu açıdan çek, bu açıdan çek' diyorlar. Ama öyle olmuyor. Çünkü ben hem çeken hem de işi yapan kişiyim. Kamerayı sabit bir yere koyuyorum oradan çekim yapmaya çalışıyorum. Bazı detayları yakından göstermeye çalışıyorum" diye konuştu.
"BİZ YÖRÜKLER KENDİ İHTİYAÇLARINI KENDİLERİ KARŞILAYAN İNSANLARIZ"
Gündelik işlerde yaşadığı sorunları yeni alet ve ekipmanlar ortaya çıkartarak çözmeye çalıştığını, zaman zaman da videolar çekerek bunu takipçileriyle paylaştığını belirten Erden, "Bazen bir icat yapıyoruz. Bazen de insanların hiç bilmediği ama bizim gündelik hayatta çok fazla kullandığımız ürünleri ve yöntemleri paylaşıyorum. Biz Yörükler kendi ihtiyaçlarını kendileri karşılayan insanlar olduğumuz için en basitinden mesela bir peyniri saklama şeklimiz bile birçok insandan farklı. Ben bunları gösteriyorum. Mesela bir hayvanımız hastalandı. Bu hayvana bizim kendi uyguladığımız ilaç yöntemleri var. Bunları gösteriyorum. Aslından insanların çok eskiden kullandıkları bilgileri biz hala kullanıyoruz ve ben de hem şu an yaşlarıma hem de benden sonraki insanlara kalması için bunları çıkarmaya çalışıyorum" ifadelerine yer verdi.
AİLESİ KARŞI ÇIKSA DA O PES ETMEDİ
Köyde yaşama kararına ailesinin sıcak bakmadığını anlatan Erden, "Mesela ben okudum ve geri gelmek istediğimde ailem 'olmaz' dedi. Çok karşı çıktılar. Babaannem bana küstü, konuşmadı. Babam başka fikirler sundu. 'Biz seni o kadar okuttuk, emek verdik, sen nasıl köye dönersin' diye annem isyan etti. Tamam çok haklılar. Onların bana vermiş oldukları bir emek var. Ama Z kuşağı ve Y kuşağı hep şehre göç ediyor. Ben tarım çocuğuyum. Bu işi bir ziraat mühendisinden veya bir veterinerden daha iyi yapabilirim. Çünkü benim annem ve babam zaten bu iş yapmış. Benim de eğitim açısından bir bilgi birikimim var. Bu ikisini birleştirip köyde daha verimli bir çalışma elde edeceğimi aileme aktarmaya çalışıyorum" diye konuştu.
"BİZİM KÖYDE MESELA BENİM YAŞIMDA HİÇ KİMSE YOK"
Eğitim gördüğü için ailesinin kendisine 'memur ol' şeklinde yönlendirmeleri olduğunu belirten Erden, "Aslında çiftçi azcık çiftçiliğe küsmüş gibi. O yüzden de çocuklarını hiç buraya teşvik etmiyorlar. Bizim köyde mesela benim yaşımda hiç kimse yok. Oturup sohbet edebileceğim kimse yok. Bir işe girişeceğim zaman yaşıtlarımdan destekleyecek kimse yok. Bu yüzden tersine göç çok kısıtlı. Çünkü aile baskısı ve içinde bulunduğu durumdan dolayı gençler risk almaya korkuyor. Böyle olunca insanlar 'tamam asgari ücret olsun, karnım doysun' kafasındanlar. Bu yüzden köye bizim burada çok fazla göç yok ama benim durumumda olan, 'ben de okudum ama köye dönmek istiyorum' diyen sosyal medyamda tanıştığım çok fazla insan var" dedi.
AMACI PARA KAZANMAK DEĞİL MUTLU OLMAK
Her şeyin para kazanmak olmadığını vurgulayan Erden, "Ben kendi eksiğimi gidip tarlamdan koparıp yediğim zaman mutlu oluyorsam, bana 10 bin lira da verseler ben o parayla mutlu olmadıktan sonra, yaşamın tadına varmaktan sonra para çok önemli değil" diye konuştu.
"KÖY ÇOCUKLARINA YATIRIM YAPILMALI"
Erden, kardeşlerinin birisinin hemşirelik mezunu olduğunun, birinin özel güvenlik olarak çalıştığını, birinin ise 5'nci sınıfa başlayacağını belirtti. Erden, şunları söyledi; "Annem ve babam biraz yaşlandığı için kız kardeşimin eğitim sorumluluğu ve onun yetiştirilme sorumluluğu biraz bizlere kalmış gibi duruyor. Bana göre bir çocuk yetiştirilirken ailenin içinde bulunduğu meslek grubu çok iyi anlatılmalı. Mesela ben ilkokuldayken hocalarımız bize 'babanızın mesleği ne' diye sorardı. Herkes 'çiftçi' derdi. Ama bildiğimiz kadarıyla çiftçi tarımla uğraşıyordu. Yani ekiyordu, biçiyordu ama biz ekmiyorduk. Bizim hayvanlarımız vardı ama biz neydik? Yani bizim mesleğimiz neydi? Mesela 'ne olmak istiyorsun' diye soruyorlar. İşte, öğretmen. Çünkü çocuk sadece öğretmeni bir model olarak görüyor ya da hastaneye gidiyor, doktoru bir model olarak görüyor. O olmak istiyor. Köy çocuklarına içinde bulunduğu durumun, yaptığı mesleğin ne kadar onurlu bir meslek olduğunu anlatmak lazım. Onlara yatırım yapılmalı"