Emekçilerin görünen ve görünmeyen birçok sorunu var. Bende duyduklarımı, gördüklerimi kısa kısa kaleme aldım.

ÇALIŞANIN SAAT SORUNU....

İş yoğunluğu hiçbir zaman bitmez. İşi ertesi güne bırakma durumu yoktur. Tam bütün işleri bitirdiniz. Mesainin bitmesine 15 dk var. Bir telefonun sesiyle hayatınız allak bulak olur. Önünüze iş gelir. Acilen bitirilmesi gereklidir. Verilen işin bitmesi için çalışırsınız. İş bitince eve giderseniz. Ne mesai alırsınız? Ne de size teşekkür ederler.

Kısa zaman sonra işinize 10 dk geç kalmışınızdır. Patronun bir gözü saatte, diğer gözü sizin gözünüzdedir neden geç kalıyorsunuz diye azar işitirsin. Fazla çalışınca kimse dert etmez, geç gelince sorun olur.

AŞAGILAMA, KÜÇÜK GÖRME...

Patron, evinde kavga etmiştir. Evdeki sorunu işyerine yansıtır. Öfkesini, sinirini, stresinin çalışanda boşaltır. Çalışan daima suçlu, patron daima haklı olur. Her zaman sorunun tek kaynağı çalışanmış gibi olur. Tüm suçlamalarına katlanmak zorundadır eve götürmek için.

HER İŞİ YAPTIRMA SORUNU

Bazı patronlar, emekçileri kendi işyerinin dışında dahi çalıştırıyor. İşyerinde sabah akşama kadar temizlik yapan emekçi kadının mesaisi bittikten sonra ya da izin günde evini temizletip, evdeki giysilerinin ütülerini yaptırıyor. Hatta eşinin ya da kızının en sevdiği yemeklerini çalışan emekçiye yaptırıyor. Çalışanı köle gibi görüyor.

ACİL İŞ SORUNU

Birden fazla patron olan yerlerde çalışanın işi zordur. Her patronun işi acildir. Patronların şahsi işlerini yapmaktan, kendi göreviniz olan işleri yapamazsınız. Kendi görevinizdeki işleri hep ertelemek zorunda kalırsınız. İşleriniz hep karışırız. Patronların tek isteği verilen işlerin en kısa zamanda bitmesidir. O da mümkün olmuyor. Sonuçta insansınız. Belirli bir saate kadar vücut dayanabiliyor. 364 gün patronların şahsi ve angarya işini yapın göze gözükmez 1 gün bu işleri yapmayın en kötü çalışan siz olursunuz...

MAAŞ SORUNU

Bazı iş yerleri işçinin alın terini çok sömürüyor. Yapılan iş peşindir. Maaş ise taksitledir... Dilenciye sadaka verir gibi maaş veriyorlar. 30 gün boyunca sıcağın altında çalışan emekçinin parça parça aldığı para emekçinin derdine çare olmuyor.

PATRON ÇALIŞANI DEĞİL, YALAKA İŞÇİ ÇOK SEVİLİYOR...

Nedense çalışan işçiler çok sevilmez. Çünkü onlar zamanında gelir. İşini zamanında bitirir. Ama yalaka işçiler ise, iş yapmaz. Onun en büyük işi, çalışan emekçilerle arası çok iyidir. Çalışan emekçilerin patron ile ilgili duygu ve düşüncelerini alır. Üzerine bir iki laf daha ekler. Abartılı bir şekilde patrona iletir. Patron gelince koşa koşa gider. Günün dedikodu özetini yapar. Laf, taşımak en büyük işidir.

Yazımın sonuna geldik. Alın terine kıymet verilseydi. Bu ülkenin en büyük zengini işçiler olurdu...