Gün geçmiyor ki yaşam biraz daha zorlaşmasın.
Bir gün mü, yarın mı diye ayırt edemeden akıp giden hayatın içinde, çığ gibi büyüyen bir başka sorun var: kaldırım işgalleri.

Bugün bir kaldırımı geçmeye çalışırken, yarın bir panayırın ortasında bulabiliyoruz kendimizi.
Gün oluyor cansız mankenler, askılıklar, dilsiz uşaklar; gün oluyor vitrine sığmayan ürünler sokaklara, yürüyüş yollarına taşmış halde.
Bir başka gün ise masalar, sandalyeler, teşhir tezgahları… Üstelik çoğu zaman hijyen koşullarından tamamen uzak bir biçimde.

Bu yalnızca estetik bir sorun değil.
Bu, kent düzeni, yaya güvenliği, engelli erişimi, yaşlıların ve çocukların hareket hakkı meselesidir.

Rakamlar ve Gerçekler

Yerel yönetimlerin kendi faaliyet raporlarına bakıldığında her yıl binlerce “kaldırım işgali uyarısı” ve yüzlerce ceza tutanağı kesildiği görülüyor.
Ancak sahadaki gerçeklik şunu söylüyor:
Denetim sayısı arttıkça sorun azalacağına, daha da normalleşiyor.

Bunun temel nedeni şu:
Denetimler var ama süreklilik yok.
Cezalar kesiliyor ama caydırıcılık yok.
Kurallar yazılıyor ama eşit uygulama yok.

Bir işletmenin önündeki masalar kaldırılıyor, yan sokaktaki aynı ihlal görmezden geliniyor.
Bir esnafa ceza yazılıyor, diğeri “bir dahaki sefere” denilerek geçiştiriliyor.
Kent düzeni ise böyle böyle keyfiliğe teslim ediliyor.

Bu Bir Esnaf Sorunu Değil, Toplumsal Sorundur

Burada altını çizmek gerekir:
Kimse esnafı hedef göstermiyor.
Ekonomik zorluklar ortada; ayakta kalma mücadelesi herkes için zor.

Ancak kamusal alan, ekonomik gerekçeyle işgal edilemez.
Bir kişinin kazancı, binlerce insanın yürüme hakkının önüne geçemez.

Kaldırımlar dükkân uzantısı değildir.
Sokaklar, depolama alanı değildir.
Kent, “yer bulanın yayılabildiği” bir alan hiç değildir.

Radikal Kararlar Kaçınılmaz

Artık bu mesele “gördüm – uyardım – geçtim” anlayışıyla çözülemez.
Bu yaklaşım yıllardır denendi ve sonuç ortada.

Yapılması gerekenler açık:
Kent genelinde tek tip ve tavizsiz uygulama
Geçici değil, kalıcı denetim mekanizmaları
Tekrar eden ihlallerde ağır yaptırımlar
Gerekirse ruhsat askıya alma dahil radikal kararlar

Bu sürece belediyeler, zabıta, meslek odaları, esnaf temsilcileri ve sivil toplum birlikte dahil edilmelidir.
Aksi halde herkes şikayet eder, kimse sorumluluk almaz.