Kentsel iklim çalışmalarının tespit ve haritalanması aşamasında birçok program ve aşama birbirini takip etmektedir ve birbirine bağımlıdır. Kentsel iklim analizlerinde birçok etmen girdi olarak kabul edilmektedir ve sonuçları etkilemektedir. Kentsel iklimin ölçülmesi ve bu ölçümler neticesinde çıkan sonuçlar ile beraber doğru planlama yöntemleri ve ilkeler ile beraber birtakım önlemler alınabilir. Kentlerde bu anlamda iklim değişikliği etkisinin ne şekilde gözlemleneceği tespit edilebilir. Böylece bazı değişiklikler ve önlemler gündeme gelebilir.

Kentler, başlangıçta doğal halinde olan yüzeyleri kaplı yüzeylere dönüştürerek fazladan güneş radyasyonu tutulması ve ısı artışına, fosil yakıt kullanan motorlu araç trafiği, endüstri ve evsel ısınmadan ortaya çıkan fazla ısı (ya da atık ısı) ve hava kalitesinin bozulması (partikül madde ve sera gazları artışı) nedeniyle iklim elemanları üzerinde olumsuz yönde etkiler oluşturmaktadır (Çiçek, 2005; Yüksel ve Yılmaz, 2008; Çalışkan ve Türkoğlu, 2015; Toy ve Demircan, 2018).

Toplam etkisi kentsel ısı adası olarak tanımlanan bu etkiler dünya üzerinde kentli nüfus arttıkça da giderek yoğunlaşacaktır.

Fiziksel olarak saçılan-yayılan ve nüfus olarak şişen kentlerde insanlar kaplı/geçirimsiz yüzeylerin aşırılığı nedeniyle şiddetli ısınmaya (güneş radyasyonunun etkisiyle), bu ısınmayla beraber şiddeti her geçen gün artan uç hava olaylarına (aşırı yağışlar, şiddetli rüzgarlar vs.), yağışların yüzey akışına hızlı geçmesi (toprağın emmesinin önlenmesi) nedeniyle şiddetli sellere ve özellikle yaz aylarında dış mekanda yakıcı-boğucu etkilere (sıcak çarpması gibi) maruz kalmaktadır (Kadıoğlu, 2007).

Şiddeti ve yaşanma sıklığı her geçen gün artan bu tür olayların insanlık üzerinde ekonomik (para kaybı) ve sosyal (can kaybı) etkileri de artmaktadır (Nastos ve Matzarakis, 2011). Bu tür olayların önüne geçilmesi ve küresel çapta gelişen iklim dalgalanmalarının etkisinin azaltılması ise ancak uygun kentsel planlama ve tasarım ilkelerinin benimsenmesi ile mümkün olmaktadır.