Mersin’in büyüyen nüfusu, caddelerine sığmıyor. Şehrin gelişimi hızla artarken trafik, gündelik hayatın en yakıcı sınavına dönüşüyor.
Mersin son yıllarda büyüyor, hem de hızla. Yeni konut projeleri, artan göç, genişleyen mahalleler… Ancak bu büyümenin bir bedeli var: sabah işe yetişemeyenler, akşam evine varamayanlar. Mersin’in yolları artık dar geliyor.
Eskiden 15 dakikalık mesafeler bugün 45 dakikaya uzuyor. Özellikle sabah 07.30-09.00 ve akşam 17.00-19.30 arası, şehir adeta kilitleniyor. Akdeniz’in o huzurlu kıyı kenti, direksiyon başında sabırsız korna sesleriyle yankılanıyor.
Sorun sadece artan araç sayısı değil. Plansız kentleşme, yetersiz toplu taşıma ve dar yolların mirası, bugünün Mersin’inde nefes aldırmıyor. Minibüs hatları yetersiz, bisiklet yolları tamamlanmamış, otopark alanları yok denecek kadar az.
Oysa Mersin’in kaderi bu olmamalı. Denizle iç içe, güneşle dolu bir şehir; trafiğin gölgesine hapsolmamalı. Akıllı ulaşım sistemleri, raylı hat yatırımları, alternatif ulaşım araçlarına teşvik… Bu kentin potansiyeli, direksiyon başında harcanamayacak kadar değerli.
Belki de asıl mesele, sadece yol açmak değil, yeni bir yaşam biçimi inşa etmek. Trafiği azaltmanın yolu, arabayı değil, insanı merkeze almak. Mersin’in geleceği; direksiyon değil, bilinçle yön bulmalı.