14 Şubat yaklaşırken vitrinden bize göz kırpan kalpler, çiçekçilerin önünde uzayan kuyruklar ve sosyal medyada yayılan romantik paylaşımlar başlar. "Aşk, her şeyden değerlidir" diyenler kadar, "Kapitalizmin tuzağı bu!" diye söylenenler de az değil. Ama yine de insan ister istemez düşünür: Bugün gerçekten aşkı kutlamakla mı ilgili, yoksa sadece bir alışveriş çılgınlığı mı?

Sevgililer Günü'nün kökenine baktığımızda, işin başında pek ticaret yok. 14 Şubat'ın adı, Aziz Valentine'in cesaretine ithaf edilmiştir. III. yüzyılda Roma İmparatoru II. Claudius'un evlenmeyi yasakladığı dönemde, çiftleri gizlice evlendirdiği için idam edilen Valentine, aşk uğruna canını vermiş. Ancak bugünün romantik bir anlam kazanmasına 14. yüzyılda yaşamış İngiliz şair Chaucer sebep olmuş. Chaucer, kuşların çiftleşme tarihinin 14 Şubat olduğuna inanmış ve günü romantizmin simgesi haline getirmiş.

Kuşlar eşlerini buluyor diye bizim de mutlaka hediye almamız mı gerekiyor? İşte o kısım biraz modern çağın icadı...

19. yüzyılda kartpostallarla başlayan bu gelenek, 21. yüzyılda dev bir endüstriye dönüştü. ABD'de Sevgililer Günü'nde 25 milyar dolar harcanıyor. Türkiye'de de benzer şekilde vitrinler bugüne özel kampanyalarla dolup taşıyor. Peki, bu kadar tüketim arasında duyguların samimiyeti kayboluyor mu yoksa hediyeler sevgiye anlam mı katıyor?

Sevgi, tüketimden uzak daha sürdürülebilir ve anlamlı yollarla da ifade edilebilir. "Yine mi sürdürülebilirlik?" dediğinizi duyar gibiyim. Ama kabul edelim, sürdürülebilirlik bir trend değil; yaşam tarzı... Bizimle her zaman ve her yerde!

Belki de mesele her hediyenin kalpten geldiğine emin olmakta. Sevdiğinizle paylaştığınız kahve kokusu, el yazısıyla yazılmış birkaç satır veya birlikte yapılan bir yürüyüş aslında en büyük hediye. Yeter ki o şekilde bakmayı öğrenelim.

Hatta bazen büyük jestlere bile gerek kalmaz. Sevdiğinizle sabah birlikte edilen kahvaltı, uzun zamandır konuşmayı planladığınız konuları paylaşmak veya sadece yanında olmak... Çünkü gerçek aşk, o kalıcı anılarla büyür.

Tüketim yerine anılar biriktirmeyi denemek, bugünü daha anlamlı hale getirebilir. Yerel üreticilerden alınan çiçekler, el yapımı hediyeler veya doğa dostu ürünler güne çok daha derin bir değer katarken aynı zamanda çevreyi de koruyabilir.

Sevgililer Günü ruhunu tüketimden kurtarıp sevgiyi kutlamaya döndürmek mümkün. Büyük hediyelerin gölgesinde değil, küçük anların içinde saklıdır sevgi. Bu yıl belki sevgiyi daha sade, daha samimi, daha gerçek yaşamak lazım. Günümüz ekonomisinde, cüzdanlarımızın da biraz nefes alması hiç fena olmaz.

Sonuçta sevgi en kalıcı hediye... Paketlenemez, fiyatlandırılamaz, sadece yaşanır. Azıcık Valentine, biraz Chaucer, bolca sevgi... Unutmamalı! Aşk, her zaman kalpten geçer; kasadan değil.