Sezon öncesi yaptığı transferler ile hedefi şampiyonluk olarak belirleyen temsilcimiz Tarsus İdman Yurdu lige kabus gibi bir başlangıç yaptı. İlk 3 maç neticesinde hem sıralama olarak hem de sahaya yansıtılan futbol olarak sahada beklenilen performans gösterilemeyince fatura Ergün Penbe'ye kesildi ve karşılıklı bir şekilde anlaşılarak genç teknik adam ile yollar ayrıldı. Ergün Hoca'nın gidişi ile takımdaki otoriteyi sağlayacak, hırsı ve dinamizmi ile takımı ateşleyecek bir teknik adam beklerken çok yanlış bir karar ile kariyerinin sonuna yaklaşmış Hüseyin Kalpar ile anlaşıldı.
Ciddi bir transfer bütçesi ile kurulmuş bu takımın başına başarıya aç, kendini ispat etmek isteyen bir hoca getirmek yerine, yönetim tecrübeli teknik adam Hüseyin Kalpar'dan yana tercihini kullandı; fakat bu noktada çok başaralı oyunculardan kurulan bu takımın tecrübeli bir hocadan ziyade, şampiyonluk meşalesini ateşleyebilecek, kendilerinin nasıl bir oluşumun içinde geldiklerini farkettirebilecek ve sezon başında alınan kötü sonuçları unutturacak bir hoca ile anlaşmaları gerektiğini maalesef hesap edemediler. Bu neticede Hüseyin Hoca bir tanesi Türkiye Kupası olmak ile beraber toplamda 6 maça çıktı ve sadece bir galibiyet alabildi. Son olarak kupa maçında son dakikalarda yenilen 2 gol ile sahadan mağlup ayrılınca Tarsus İdman Yurdu yönetimi Hüseyin Kalpar ile de yolları ayırma kararı aldı.
Hüseyin Hoca'dan boşalan teknik direktörlük koltuğuna ise yapılan görüşmeler sonucunda Gürses Kılıç ile yola devam etme kararı alındı. Gürses Hoca'nın gelmesi ile birlikte takımın unuttuğu benliğini, ortaya koyması gereken karakteri bizlere göstereceği kanaatindeyim. Şampiyonluk yolunda henüz bir şey kaybedilmemişken doğru hoca tercihi ile Tarsus İdman Yurdu'nun üst üste alacağı net skorlar ile en kısa sürede hakettiği yerlere gelip, sene sonunda ise kupanın şehrime geleceği