Türk futbolunda 2-3 sene öncesine kadar inanılmaz bir yabancı oyuncu hastalığı vardı; fakat zor da olsa bu durumun ne ülkemize, ne de ülkemizin futboluna herhangi bir etkisi olmayacağını anlamış olduk. Amatör liglerde, profesyonel alt liglerimizde yüzlerce yetenekli genç oyuncularımız yabancı oyuncu hastalığından ötürü kaybolup gitmek durumunda kaldılar. Özellikle yabacı oyuncu kuralının kalmasından sonra şans bulan genç oyuncularımız, hem kendi kulüplerinde forma şansı buldular hem de Avrupa'nın köklü kulüplerine transfer yapma şansı yakaladılar.
Teknik direktörlerimiz, kulüp yöneticilerimizin biraz olsun kendi evlatlarına şans verdikleri zaman onların neler yapabileceklerini görmeleri Türk futbolundaki zihniyetin değişmesine neden oldu. En yakın örnek olarak Kerem Aktürkoğlu 1 sene önce TFF.3 lig ekiplerden 24 Erzincanspor forması terletirken, sadece 1 sene sonra Galatasaray'a transfer yaparak milli takım formasını giyme şansını yakaladı ve şu anda Galatasaray'ın en değerli oyuncularından bir tanesi konumuna gelmiş durumda.
Bundan 10 sence önce Fenerbahçe'nin genç Semih'i, Semih Şentürk, Zico bana seni oynatmak istiyorum; Aziz Yıldırım Kezman'a milyon dolarlar verdim onu oynatacaksın diyerek o zaman olan zihniyeti apaçık bir şekilde bizlere anlatıyordu. Kezman'a milyonlar vermek yerine Semih'i oynatarak, verim alarak ve Semih'i satıp milyonlar kazanıp, yeni Semih'ler kazanmayı tercih etmeyecek bir anlayışa sahip olmaya ülke genelinde maalesef başaramıyorduk.
Günümüz futbolunda ise Süper Lig takımlarımız Avrupa'da oynayan oyuncularımızdan esinlenerek genç oyuncalara ve alt yapılara ciddi bir yatırım yapmaya başladığını söyleyebiliriz. Birçok takımımız alt liglerden oyuncu alarak, ya süre alabileceği bir takıma kiralayarak ya da azda olsa kendi bünyesinde oyuncuyu oynatarak kazanmaya çalışıyor. Umuyorum ki bu zihniyeti daha ileriye taşıyarak 80 milyonluk Türkiye'mizde Dünya futboluna ve Milli Takımımıza çok daha fazla oyuncu yetiştirip,kazandıracağız.