550 ören yeri 85 ticari tarımsal ürünü olan nadide şehir Mersin'e dair hayallerim bütünselliğinde, işte; size bir öneri daha.

Yok, yok İstanbul'daki ajans gibi ben bizleri yönetenlerden herhangi bir danışmanlık ücreti istemiyorum.

Önerim şu; ben bu kentin şehreminisi olsam, Türkiye'de ya da bölgemizde, özellikle Günübirlik geziler düzenleyen şirketlerin yetkililerini, operatörleri 3 gün Mersin'de ağırlar ve gastronomi kültürümüzden tutun, mavi bayraklı plajlarına, 300 gün güneş görmesine,321 kilometre sahil şeridine, Yayla turizmine, Endemik bitkiler hakkında kitaplar yazılanlar dahil 85 ticari tarımsal ürünü üreten çalışkan çiftçilerimize, 20 coğrafi işaret alan ürünlere kadar, onlara her yönüyle arkadaşlarımla, uzmanlarla, akademisyenlere Mersinimizi anlatırdım.. Örneğin; Cennet Cehennemin, Kanlı divanenin enteresan hikayeleri ile anlatmaya başlardım mesela.

Biliyorsunuz; bu kent duyarlılığı, gözlemlerden yağ çıkarmak.

Pardon; hayal satın almak.

Yok canım; hayal kurmak diyecektim. Elbette bu manada bilenler, bilmeyenlere lütfen anlatsın, benim işim amme hizmeti aslında.

Eh kamu adına görev diye, hizmet diye tanımlanıyor ya mesleğimiz.

Artık 30 yıldır beni tanıyanlar, okurlarım bilirler.

Bu kentin zenginleşmesi için mütemadiyen fikir üreten bir fikir insanıyım, pardon rencperim, amaleyim ben.

Öyle düşünün.

Bende hayal de çok, fikir de.

Bunlar, yapılır yapılmaz bilemem.

Ama bedava bu fikri kabuller onu belirteyim.

Öyle ya bu benim gazeteci refleksim, sonuçta arkadaş.

Ha tabii ki ne yalan söyleyeyim, artık yaş kemale erdiği için torunlarımı da düşünüyorum.

Eh tabi ki ayrıca işin içinde tarihe not düşmekte var.

Anlaşılmayan bir şey var mı? diye sorasım var.!

Amaç ne ola ki diyen olur mu acaba.?

Olur, olur biz 40 kişiyiz, birbirimizi biliriz sonuçta.

Ama yine de yazalım bu köşeye neydi o tekerleme, bu köşe yaz köşesi, bu köşe kış köşesi.

Amaç şu; bu kentte yaşayan insanların mesut ve bahtiyar olması.

Erek hasıl olur mu?

Dedim ya bilemiyorum.

Ama şunu biliyorum;

Bu nadide kentte un var, yağ var, şeker de var.

İnşallah artık güzel bir helva yapar bizleri yönetenler.

Birden 20 yıl öncesi geldi usuma, hadi geçmiş söylemlerime, yazılarıma dönüp bir bakalım. Mesela, kapalı kutuyu yok canım ya Arşivi bir açtım; söyletme kötüyü o öyle değildi, neyse işimize bakalım.

15-20 yıl önce ne yazmışım, TV'de neler söylemişim.

Mesela Yüksel, Mersin Olay gazetesinde eski Mersin evleri, aidiyet duygusu, kent kültürü nasıl artar; sonra durmadan turizm, turizm deyip durmuşum.!

Sonra bu kentin tarımsal anlamda potansiyelini yazmışım, bir daha yazmışım.! Sonra festival, festival kenti Mersin demişim, Fransa'daki Menton şehrini İspanya /Valensia domates festivalini,Alaçatı Ot, Urla'daki Enginar, Güzelyurt /Portakal festivalini yazmışım,

Kanal 33 TV'de Narenciyenin bulunmaz nimet olduğunu konuklarıyla işlemiş hatta haykırmışım.

Hiç unutmuyorum; narenciye tüketin babında ekranda portakal, limon sonra Muz ürünlerini göstererek, faydalarını anlatarak programlar yapmışım.

Ne bileyim dostlar; bu benimkisi bir aşk hikayesi!

Üstüne üstlük bulunmaz bir yaşam biçimi.

Yapılır mı?

Hayaller gerçek olur mu?

Dedim ya bilemem.

Mesela; Limon'un yüzde 50'sini üreten limonun başkentinde belediye başkanlığı yapan Erdemli'de üçüncü dönemini idrak eden başkan Tollu bu konuda ne düşünür, durup bir kendimize gelmeli!

Ve; Erdemli'ye bir bakmalıyız bu altın değerinde ürün ile alakalı Vizyoner başkan ne yapıyor?!

Ne yapmakta.?

Mesela Limonata Festivali, LİMON ve türevleri Fabrikası, salça fabrikası ya da Erdemli ye LİMON müzesi kurulması anlamında ne düşünüyor?

Bay başkan.

Görelim, izleyelim bakalım hususi, hayal ötesi bu durum dikkate alınır, alınmaz ben bilmem anlamam artık.!

Sadece Yazar, çizer dururum işimiz bu zira.

Onlarda biliyorlar bu durumu! Sanırım diyorlar ki Fatih mi? yazsın, dursun bakalım.!

Bazen ne diyor bu adam diyenler de olur, oluyordur tabii ki.

Ne diyeyim bu bir vizyon, yaşadığımız kentin zenginleşmesi, tanınması arzusu,

Gayesi, arkadaş benimkisi diyesim var ama...

Gaziantep'te FISTIK, Baharat, Sabun müzesi mi varmış.!?

Neyse konumuzu dağıtmayalım.

Yürüyelim arkadaşlar.!

Arşivi karıştırmaya devam ediyorum;

Mesela,300 yıldır hala muntazam çalışan

Deniz Fenerini yazmışım, haber yapmışım hem gazetede hem Kanal 33 TV'de.

Mesela ne demişim orası yani Mersin deniz feneri Malta ya da İstanbul'da "Rumeli Kavağı, Sarıyer ilçelerinde bulunan deniz fenerleri gibi önemli bir turizm destinasyonu olabilir demişim.!

Sonra İngiliz Yağ Fabrikası çürümenin odağında diye o zamanın Vali beyine, Lütfi Elvan bakana yayında sorular yöneltmişim, gazetem manşet yapmış bu önemli destinasyonu.

Sahi dostlar ben bir hayal taciri miyim?

Bilemedim ki...

Acaba tur operatörleri Mersin'e gelecek mi? Bütün şehir belediye Başkanımız onları ağırlayacak mı?

Al buyur arkadaş; benim adıma kente dair hayali cihan olan bir vesvese daha.