Çocuklara ve kadınlara karşı işlenen suçları "kırık camlar" olarak bırakma...

Son zamanlarda en sık aldığımız sorulardan; "Çocuklarımızı nasıl koruyacağız? Kadın olarak kendimizi nasıl koruyacağız?" Bizi bu batağa, evet tarifsiz bir batak, temelinde eğitim ve hukuk sistemimizde uygulanan sistematik bozulmalar getirdi. Buradan da ancak eğitim ve hukuk ile kurtulabileceğiz.

Malcolm Gladwell'in Kıvılcım Anı kitabında bahsettiği gibi, toplumsal değişim çoğu zaman küçük ve doğru zamanda yapılan müdahalelerle başlar. Bu küçük değişimler, belirli bir eşiği aştığında büyük bir toplumsal dönüşüm yaratır.

Küçük Değişimler ve Büyük Dönüşüm: Kırık Camlar Teorisi

Gladwell'in bahsettiği "kırık camlar" teorisi, şehirlerdeki küçük düzenlemelerin büyük değişikliklere yol açabileceğini gösteren bir kavramdır. Eğer bir binanın camları kırık bırakılırsa ve tamir edilmezse, bir süre sonra suçluların gözünde sahipsiz ve rahatlıkla suç işlenebilen bir yer olarak algılanır. Ancak bu küçük sorun hemen çözülürse, cam hemen tamir edilirse, suç oranları düşmeye başlar. Bu teori, 90'lı yıllarda New York'ta uygulandığında suç oranlarını yaklaşık 5 yıl içerisinde %65 oranında azaltmayı başardı.

Türkiye'de çocuk istismarı ve kadın cinayetleri sorunları da küçük adımlarla çözülebilir mi?

Küçük adımlarla toplumsal bir dönüşümü biz neden başaramayalım? Ne yazık ki hükümet tarafından popüler hale getirilen cezasızlık kültürü, suçluların tekrar suç işlemesine neden oluyor. Küçük suçlara sert müdahaleler ve caydırıcı cezalar şimdilik iyi bir başlangıç olabilir. Sonrasında ise; gelişmiş ülkelerde sıklıkla gördüğümüz cinsel eğitimin okulda zorunlu hale getirilmesi gerekiyor. Bilinçlenmezsek önleyemeyiz. Kaçmadan, ayıplamadan, utanmadan; doğru bilgiyi, sınırlarımızı, empatiyi, rıza kavramını öğrenmeli ve öğretmeliyiz. Ve tabii ki toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi...

Peki birey olarak ne gibi küçük değişimler yapabiliriz?

Devlet, yukarda bahsettiğim değişimleri uygulayana dek bunları kendimiz doğru kaynaklardan öğrenmeli; öncelikle yakın çevremizi bilinçlendirmeli, sonrasında eğer imkanımız varsa sosyal sorumluluk projeleri ile kitlemizi genişletmeliyiz.

  • Ebeveynlik Eğitimi ve Ehliyeti: Ebeveynlik eğitimi, ebeveynlerin çocuk gelişimi, güvenlik ve cinsel eğitim gibi konularda daha yetkin olmalarını sağlarken; çocukların daha güvenli ve sağlıklı büyümesini desteklemektedir.

Motosiklet sürmek için bile ehliyet almamız gerekirken, toplumu hem iyi hem kötü anlamda değiştirebilecek kadar büyük güce sahip minik insanı dünyaya bu kadar serbestçe getirebiliyor olmamız kesinlikle hayret verici. Özellikle nüfus patlaması sebebiyle küresel problemlerin bizi beklediği yakın yarınlarda, bazı ülkelerin zorunlu eğitimler kapsamında uyguladığı "ebeveynlik ehliyeti" sistemini düşünmenizi özellikle rica ediyorum dostlarım.

  • Cinsel Eğitim: Cinsel eğitim, erken yaşlardan başlayarak çocuklara beden mahremiyeti ve rıza kavramlarını öğretmeyi içerir. Bu eğitim, çocukların kendilerini koruyabilmeleri ve sınırlarını çizebilmeleri için çok önemlidir. Okullarda zorunlu hale getirilene kadar bu görev bilinçli ailelere ve aileleri bilinçlendirmek de hepimize düşmektedir.

Okul Öncesi Dönemi (3-6 yaş): çocuklara vücutlarının kendilerine ait olduğu, mahremiyet kavramı ve özel bölgelerine dokunulmaması gerektiği öğretilir; böylece çocuklar, bedenlerinin sınırlarını erken yaşta kavrar​.

İlkokul Dönemi (7-11 yaş): ergenliğe hazırlık amacıyla, vücutlarındaki fiziksel ve duygusal değişiklikler hakkında bilgi verilir, karşı cinsle sağlıklı ilişkiler kurmaları ve mahremiyetin önemi üzerinde durulur​.

Ergenlik Dönemi (12-18 yaş): cinsel sağlık, cinsiyet rolleri, rıza, duygusal ilişkiler ve korunma yöntemleri konusunda kapsamlı bir eğitim verilir, bu da onların daha bilinçli ve sorumlu bireyler olarak yetişmelerine yardımcı olur​

  • Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eğitimi: Özellikle erkek çocuklarının küçük yaşlardan itibaren toplumsal cinsiyet eşitliği ve saygı kültürü ile büyümesi, uzun vadede kadına yönelik şiddeti ve kadın cinayetlerini önleyecek toplumsal bilinci yaratmada elzemdir. Çocukların karşı cinsle sağlıklı ilişkiler kurmalarını ve toplumun her kesimine saygılı olmalarını sağlar.

Sonuç olarak, küçük adımlar atarak toplumda büyük bir değişim başlatabiliriz. Cinsel eğitim, ebeveynlik eğitimi, toplumsal cinsiyet eşitliği gibi stratejik adımlar, çocuklarımızı ve kadınlarımızı koruma yolunda önemli etkiler yaratacaktır. Kıvılcım anı, bu küçük değişimlerle başlayacaktır. Yeter ki çocuklara ve kadınlara karşı işlenen suçları "kırık camlar" olarak bırakmayalım...