Türkiye, son dönemde 8 yaşındaki Narin Güran'ın trajik ölümüyle sarsıldı. Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde yaşayan Narin, kaybolduktan 19 gün sonra bir dere yatağında, çuval içinde saklanmış halde ölü bulundu. Bu vahşi cinayet, toplumda derin bir üzüntü ve öfke yaratırken, çocuklara yönelik şiddet ve ihmalkarlık konularını yeniden gündeme getirdi.
Narin'in annesi, ağabeyi, amcası ve komşusu tutuklanarak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanıyor. Savcı, sanıkların "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan cezalandırılmasını talep ediyor.
Türkiye'de çocuk ölümleri hala önemli bir toplumsal sorun olmaya devam ediyor. Her yıl binlerce çocuk şiddet, ihmalkarlık veya başka nedenlerle hayatını kaybediyor. Bu durum, aile içi eğitimin önemi ve çocukların korunmasına yönelik sosyal politikaların eksikliğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Narin Güran'ın ölümü, çocukların maruz kaldığı şiddet ve ihmalkarlığın sadece istatistiklerden ibaret olmadığını, her bir vakanın arkasında derin trajediler ve toplumsal sorumluluklar bulunduğunu hatırlatıyor. Bu tür olayların önlenmesi için aileden başlayarak toplumun tüm kesimlerinin bilinçlenmesi ve çocuk haklarının korunması yönünde daha etkin adımlar atılması gerekiyor.
Unutulmamalıdır ki, çocuklar toplumun en savunmasız bireyleridir ve onların güvenliği, sağlığı ve mutluluğu, geleceğin teminatıdır. Narin'in acı kaybı, çocuklarımızın daha güvenli bir ortamda büyümesi için hepimize düşen sorumlulukları bir kez daha hatırlatmaktadır.