İÇSEL FARKINDALIK VE DÖNÜŞÜM YOLCULUĞUNA HAZIR MISIN?
İnsan, teknolojinin hayatımıza girmesi ile maalesef natürellikten uzaklaşıp, nefsinin esiri olma yolunda ilerlemektedir. Gerek duygularda hissizleşme gerekse sosyal çevresinde, dış görünüşünde ve yaşantısında gün geçtikçe sadelikten uzaklaşmaktadır. Satın aldığımız eşyaları kendi emrimizde kullanmak varken, günümüzde biz eşyaların kölesi olduk. Keşke sade bir yasamın ,sade bir görünüşün, sade bir sosyal çevrenin huzuruna varmanın idrağına varabilsek. Gösterişli içi bos hayatı ile toplumda bir yer edinmeye çalışan insan, aslında insanların kalbinde saygınlığını kaybettiğini, yaptığı eylemin kendisine katkısı olmadığını bilse, sizce bu yarış ve kasvet dolu yaşantı içinde kaybolmayı göze alır mıydı? Sade ve pozitif bir hayatı seçenler, bu hayatın asıl tadını çıkaran psikolojik sıkıntılardan ve gri düşüncelerden stresli bir hayattan uzak yarışsız sakın huzur dolu hayatın gayesini bilen akıllı insanlardır.
Teknoloji hayatımıza büyük yenilik kolaylık getirdi bu tartışılmaz bir gerçek fakat ,onu amacı dışında yanlış kullanan insanlar yüzünde toplumda anksiyete kaygı bozukluğu depresyon tanıları çok fazla arttı. Çevremizde mutsuz, gergin ,umutsuz ve duygusuz gençlerimizin sayısı da oldukça arttı. Çünkü onlara model olan ebeveynlerde bu sanal fenomenlik mutluluk oyununa kendini kaptırmış ve çocuklarını farkında olmadan madde ile gösterişli parlak hayat ile var olmayı, mutlu olmayı göstermiş oldular. Böylelikle hem ruhumuzu kirlettik hem de beynimizi. İsteklerimiz değişti, çevremizdekilerle gösterişli ama içi boş olan hayatlarda yarış halindeyiz adeta. Daha büyük lüks evler, son teknoloji telefonlar, lüks eşyalar, kollarını gerdanını dolduran ziynetler pırlantalar...ama evinde 1 duvarı kaplayan kütüphane yoktur mesela. Ya da karsı komsusu bugün tok mu yattı, haberi yoktur.90 çift ayakkabısı vardır, olmazsa el alem ne der diye kaygıları vardır. Maksat şanı yürüsün değil mi? Dışarıda ısım yapmış bir kafede kahveye 50 TL vermek ve story atmak ona göre sosyalleşmektir fakat bu hafta kültür merkezinde hangi opera bale gösterimde ya da bulunduğu ilde hangi sosyal farkındalık projeleri yapılıyor katılıp sosyalleşmeyi seçmez. Falcıya 300 TL verır,20 TL kitabı pahalı bulur almaz. Yaslı ve yoksul bir amacının boğazından geçemeyen ekmekten bir haberdir, ilgisini çekmez. Çünkü lıke alamaz. Evimize geliyoruz evimiz olduğu için şükretmeyi unuttuk, evimizin eksiklerini dert edindik, vücudumuzu sevmekten uzaklaşıp sağlımıza şükretmek yerine o estetik yaptırmış ben neden yaptırmıyorum diye onunla botoks yarısına girdik, diğer ayın kırasını ödemeye gücün yok,15 bin TL telefon alma yarışına giriyorsun, bir çok borcun vardır kredi kartların tıkalı ama olur mu hiç en gösterişli partiler kutlamalar yemekler düğünler tatiller lüks ev almalar ,evinin eşyası vardır lüks ev eşyaları ile değiştirirsin aman millet ne der, geri kalmamalıyım çünkü .Sonra storyler atılır görev tamamlanmıştır oh be bu ayda diğer insanlardan geri kalmadık. Sonra 24 ay onun borçları ile uğraşırsın, uykuların kaçar kabuslar görürsün yediğinden zevk almazsın, kendine 10 TL bile bütçe ayıramazsın, içsel sıkıntılarını ailene yansıtırsın, ikili ilişkilerin bozulur. Peki sonuç? diğer ay başka yeni bir akım trend çıkar ona yetişmek istersin ama 24 aylık borcun vardır... Peki ya sonra...yanı bunun sonu yok...ne kazandırdı bu sahte gösterişli hayat artılar nedir ? Birde bütçesi olmadığı halde varmış gibi çevresine mubala yaparak anlatıp toplumda yer kazanmaya çalışan palavracılar vardır onlar zaten ayrı patolojik yardıma ihtiyacı olan destek alması gereken insanlar. Yaşadığımız bu kısa hayatta kendi huzurunuzu , mutluluğunuzu yok ederek, kendi sonunuzu getiriyorsunuz benden söylemesi. Biz ne ara sahip olduklarımızı görmezden gelip her zaman daha fazlasını isteyen doyumsuz görgüsüz insanlar olduk. Ben kimim nereden geldim imkanlarım neler diye kendimizi her zaman sorgulamamız gerekir. Yarısınız kendiniz ile mi? Kendinizi kendinize mi ispatlatmak istiyorsunuz? Peki ama neden problemin en başta kaynağını bulmak ve çözmek gerekir. Size faydası ve zararlarını bir kağıda yazıp analiz yapabilir misiniz? İmkanın varsa problem yok, imkanı olmayıp da varmış gibi gösteren yada ailesinin rızkını gösteriş için harcayanlar için konuşuyoruz, çektiğiniz sıkıntılara değiyor mu ? Vicdanınız rahatsa problem yok devam edin. Bunun artısını eksisini gözlemleyecek olacak sizlersiniz bizler naçizane sadece size ayna olabiliriz, gerçeği görmenize yardımcı olabiliriz. Şunu da unutmayın ki ,sade huzur dolu hayatı yok sayıp, sosyal medyada gördüklerinizle yarışmaya devam ederseniz asla yüzünüz gülmeyecek hırs ve ego ruhunuzu daha da çok kaplayıp sızı esir alacak. Doyumsuz ve hırs yapmış o yüzden uzaklaşmış ruhu kirlenmiş insandan daha tehlikelisi var mı acaba ?Bence tüm çırpınışlar cehaletten kaynaklanan karakter ,özgüven eksikliğini bu tur oyunlarla taklitlerle özenti ile kapatma cabasıdır. İnsanların dua ederken bile en büyük hayalı lüks büyük bir ev son model araba ve fenomen olmak .Daha huzur dolu bir hayal kurmayı bile başaramıyoruz. Bunun sonu gerçekten yok, sonu doyumsuzluk ve mutsuzluktur hastalığıdır. Bu hastalığa yakalandınız mı tamamen kontrolü kaybedersiniz, savasınız asla bitmez ve yetişemezsiniz tükenirsiniz .Etrafımda bu şekilde kaybolan çok fazla benlik ve yok olan çok fazla hayat var. Pişman olduğunuzda artık çok geç kalmış olacaksınız 4 sn. derin nefes alın,8 sn. de geri verin ve sakince düşünün, elinizdekilerinin kıymetini bilmek şuanda geç kalmış sayılmazsınız. Küçük şeylerle mutlu olmanın tüm formüllerini ve bireysel tavsiyelerimi ilerleyen günlerde mutlaka sizlerle paylaşacağım. Zaten ağır şartlarda çalışan insanlarız, zaman da yetmiyor, bunca zorlukla kazanılan paramızı zenginlere özgü yaşantıyı taklit edeceğim diye maddi manevi sıkıntı çekip, ruhsal problemler yasamaya toksik ilişkiler edinmeye gerek var mı? İmkanlarınız doğrultusunda yasamak kadar huzur veren bir şey var mı ?Mutluluk sadece lüks mağazalarda restoran ve kafelerde değil .Minimal mutluluk isteyenler için hep yanı basında. Misal onlarca ülkeye gittim ve Türkiye'nin tamamını neredeyse gezdim, hiçbir kısının hayatı bizden daha güzel özel değil, herkesin mutluluk pozu verdiğinde kanmayın, onlarca mal varlığında bir suru kendince sıkıntıları olmakta. Mutsuz olup kamera önünde mutluluk ve zenginlik gösterisinde olanlara da aldanmayın. Çok gezen ve çok fazla insan hayatını kaleme alan biri olarak çok net soyluyorum. Onlarca VİP hayat gördüm fakat benim için en büyük huzur deniz kenarında ayaklarımı uzatmış, fonda reıkı müzik elinde kitap, diğer elimde kitap yanı başımda kedisi ya da kopeği ile denizin dalgaları eşliğinde kendine ait kaliteli vakit geçirmesidir. İste hayal kurarken bile pamuk gibi olduk. Zaten hayata geliş gayemizi ,insanların yaşamlarından etkilenmemeyi ,imkanların doğrultusunda mutlu yasamayı ve kendinle barışık yasamayı öğrenirsen bir zaman sonra tüm bunlarda sızı sıkıcı bu sahte hayatlar olarak hissiyat uyandıracak ve bir yanlıştan doneceksınız. Kendinizi ruhunuzu özgür bırakın arkadaşlar, hayatınızı gösterişe feda edip, sizde yok olup gitmeyin kısacık hayatınızda. Gerçek mutluluğun elinizden kaymasına izin vermeyin, huzura veda etmeyin. Bırakın bir başkasının lüks yaşantısı ile yarışmayı, zenginmiş havası vermeyi, karakteriniz ve merhametiniz ile toplumda ön plana çıkın var olamaya, örnek olmaya çalışın. Yeni trend bu bana güvenin. Hayatın tüm bu kaosu girdabından sıyrılıp kendi içsel yolculuğunuza varmaya kendinizi bulup özünüze donup kendiniz olmaya var mısınız?