Kötü olan tüm davranışlar, duygular ve düşünceler günahın kapsamına dahildir. Örneğin bir kişinin öfkesini kontrol altında tutmaması, eşi ve çocuklarına karşı kaba konuşması, yanlış bir arzu beslemesi veya bencil istekler duyması günahtır. Gerçekten Günah işlemeyen insan yoktur. Biz kusurlu insanlar için bir günü bile günah işlemeden geçirmek imkansızdır.

Rabbimizin yasakladığı işlerin tamamı günah kavramı içine girer. Günahın büyük küçük olarak ayrılması diye bir şey yoktur.

Günah, bir yol ayırımıdır. Ya sevgiyi seçersin ya da iblisi.

Diğer bir yönüyle günah, aklın tartıldığı, sevginin ölçüldüğü bir mizandır. Onunla herkesin akıl seviyesi bilinir, gönlünün yolu belli olur, sevgi derecesi ölçülür. Aslında günah bir derttir; insanı ilaca ve doktora yöneltmelidir. En doğru ilaç ise sevgiden başka bir şey değildir.

Hoş görmek, hoş ve güzel olanı görmektir. Kötü, çirkin, haram ve yasak olanı güzel görmek değildir. Neyin iyi veya kötü, güzel veya çirkin, hoş veya nahoş olduğunu insanın içindeki sevgi belirler.. Hepimiz günahı miras aldık; hastalanıyor, yaşlanıyor ve ölüyoruz. Bunun asıl nedeni yaptığımız kötü şeyler değil, doğuştan kusurlu olmamızdır. Kusurlu olduğumuz için hata yapmaya eğilimliyiz. Bu eğilimden kendi çabalarımızla kurtulamayız.

Tek kurtuluş sevgidedir.

Günahların merkezi iblistir... Egolarımızın sınır tanımaz ve doymak bilmez istekleri bizleri Sevgisiz yaşama ölüme götürür. Günahı küçümsemek, onların artmasına ve sonuçta kalbin kararmasına sebep olmaktadır. İnsan bir günah işlediğinde kalbinde küçük bir siyah leke olur. Günahlarına devam ettikçe lekeler büyür ve zamanla bütün kalbi kaplar. İnsanın günahlardan sakınması, zordur. Günahlar, insanın düşünce ve duygu dünyasına, aile ve toplum hayatına olumsuz anlamda derin izler bırakır. Bu izler, tövbe ile giderilemez ise, insan karanlığın tamamen esiri olur.

Kim kirli birinden temiz bir insan meydana getirebilir. Adem ile Havva yaratıldıklarında kusursuzdu, hata yapmaya eğilimli değillerdi. Onlar günah işlemeyi seçtiklerinde kusurlu hale geldiler. Tıpkı kusurlu bir kek kalıbından çıkan kekler gibi Adem ve Havva'nın soyu olan bizler de kusurlu kişiler olarak dünyaya geldik. Ne yazık ki elimizden bir şey gelmiyor. Hepimiz onlar gibi kusurluyuz ve yanlış eğilimlerimiz var. Kısacası, günahı Adem ve Havva'dan miras aldık. Ciddi sorunlarla karşılaşınca huzur ve mutluluğu elde etmenin zor olduğunu düşünebiliriz. Ancak sevgi birçok insanın hayatın getirdiği baskılarla başa çıkmasına, fiziksel ve duygusal yaralarını sarmasına, anlamlı bir hayata sahip olmasına yardım ediyor.

Sevgiyle kalın. Ve her şeyden önce birbirinizi candan sevin. Çünkü sevgi birçok kötülüğü örter.