Bir şeyi olması gereken layık olduğu yere koymaktır adalet.
İnsanın adalet vasfı, bilinci ve davranışlarıyla doğru orantılıdır. Bu bilgileri iyi anlarsak karanlık odaklarından adalet beklememeyi de kavramış oluruz. Doğruluk, eşitlik, denklik, aşırılıktan uzak ve dengeli olma, her şeye hakkını verme adaletin ta kendisidir. Her şeyin olması gerektiği yerde bulunması.Kanunları eşitlik ilkesine göre uygulama, herkesin kanun karşısında eşit tutulmasını sağlama bu tanımlar adaleti özetle ifade etmeye yeterlidir..
Adalet, karşılıklı insan ilişkilerini düzenleyen toplumsal düzenin mümkün, ama zorunlu olmayan bir niteliğidir. O, ancak tali olarak insanın bir erdemidir; çünkü insan, eğer davranışı adil olarak kabul edilen toplumsal bir düzenin normlarına uyuyorsa adildir.Adalet arzusu, insanın mutluluk için duyduğu ebedi arzudur. O, insanın yalıtılmış bir şekilde, yani yalnız başına bulamayacağı, bu nedenle bir toplum içinde aradığı bir mutluluktur. Yani adalet, toplumsal mutluluktur. O, toplumsal düzen tarafından garanti edilmiş bir mutluluktur. Bu bağlamda, adaleti mutluluk olarak tanımlayan sadece adil insanın mutlu ve adil olmayanın da mutsuz olduğunu ileri sürer uzmanlar.
Bir toplumun yaşantısında, düzgün yaşamak için adalet şarttır. Adalet olmayan yerde orası devam edemez yıkılır gider, bu bilinen bir kuraldır. Mülkün temeli adalet ama adaletin temeli nedir diye düşündüğümüzde, bir nevi insanlığın temel olarak kabul ettiği bu kuralda bu sefer ayrılıklar başlar. Adaletin de temeli; doğru inanç, doğru düşünme, erdem ve sevgidir.Sevgi ve iyilik olmazsa, tek başına adaletle ayakta duramayız. Adaleti biliyorsunuz terazi temsil eder. İki dilin tam dengeye gelmesi lazım. İşte o zaman, o terazi doğru terazi olarak kabul edilir.Adalet terazisinin kefelerine etki yapacak bir şey olmaması lazım, oranın temiz olması lazım. Adaleti ayakta tutan bir altyapı vardır ki, bunun temeli doğru inançtır. başına adalet toplumu ayakta tutamaz. Dedik.Yani hakkını sen koparacaksın. Bu tabi realiteden doğmuş bir durum.
Eğer adalet, mutluluk olarak ve de bireysel mutluluk olarak anlaşılırsa, adil bir toplumsal düzen mümkün değildir. Adalet arzusu çok temeldir ve insan düşüncesinde çok derin kök salmıştır; çünkü o, insanın kendi öznel mutluluğu için yok edilemez arzusunun bir belirtisidir. Adaletin sağladığı mutluluğun toplumsal bir kategori olabilmesi için, mutluluk fikrinin anlamı esaslı olarak değiştirilmek zorundadır. Bireysel mutluluğun toplumsal olarak tanınan ihtiyaçların giderilmesi fikrine adaletin tanımı olarak dönüşmesi, özgürlük düşüncesinin toplumsal bir ilke olmak için geçirmesi gereken dönüşüme benzer.
Sevgi Sabırlıdır,Sevgi Şefkatlidir.Sevgi Kıskanmaz, Övünmez, Böbürlenmez.Sevgi Kaba Davranmaz.