Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle birçok sivil toplum örgütü gereksiz yere laf kalabalığı yapıyor. Değer verilmeyen yerel basına, ruhlarını okşayacak güzel sözler söylüyorlar.
Lafta, güzel sözler tercih ediyorlar. Gazeteci, kurum ya da sivil toplum örgütünün yapmış olduğu yanlışı manşete taşıdığında, hemen ilk sansür ekonomik sansür olarak uyguluyorlar. İlgili kişiler devreye girer, sizinle aboneliğimizi gözden geçireceğiz... Lafın özü, yanlışı yazarsan abone olmam tehdidi ile karşı karşıyasınız. Göndermiş olduğu haber bültenlerini noktası virgülüne dokunmadan yayınlayan onlar için kıymetli yerel basındır.
Aklıma gelmişken bu kentte ter döken, sahada görev yapan basın mensubunun adlarını kenti yönetenler biliyor mu, Belediye başkanları, yerel gazetede okuyor mu, kaç tane yerel gazete okuyor, kentle ilgili haber okuduğunda; haberi yapan basın emekçisini arayarak teşekkür ederek habere bahsi olan konuyu çözüme kavuşturuyor mu? Hangi köşe yazarını ilgiyle takip ediyor... Kusura bakmayın kafasını şişirdim... Sahada ter dökenlerin kıymeti bilinmiyor. Ulusal kanallara 10 saniye çıkınca çok mutlu oluyorlar. Onlara göre kentteki gazeteciler önemsiz ve değersizdir. Pardon unuttum, kusura bakmayın değer verdikleri üç ya beş tane gazeteci olmayan, sahada alın teri döken gazetecilerin emeğini çalarak, kes, kopyala yapıştır yöntemiyle haber aralayanlar hırsız gazeteci kılıklıları seviyorlar.
Paranın sesine değil, halkın sesine yer veren basın emekçisinin yanında olmanız dileğiyle...