Çevrecilik, çevre hareketini destekleme veya katılmaktır. Doğal kaynakları ve ekosistemleri korumak için lobi faaliyeti yapma, çevre eğitimi, çevreci eylemler ve örnekler geliştirmekle merkezi ve yerel yönetimlerdeki karar alma süreçlerini etkileme arayışında olan sosyal bir harekettir. Birçok kimsenin henüz yaklaşan trajediden haberi dahi yok. Birçokları ise kaygıları doğrultusunda her şeye karşı gelerek kendini çevreci addediyor. Çevrecilik, canlı ve cansız unsurların çevreleri ile olan ilişkilerini çok yönlü inceleyen bir bilimdir. Çevreselcilik ise, çevreyi araçsal bir değer olarak görüp, insan merkezli bir anlayışla çevrenin kalkınma için gerekli olduğunu savunur. Çevrecilik, çevreselcilikten farklı olarak terk edilmesini, ekonomik büyümenin sınırlandırılmasını, çevresel adaleti eko-merkezli bir bakış açısıyla savunur. Çevreciliğe göre doğanın içkin bir değeri vardır. İnsan- doğa ilişkisi doğaya saygı çerçevesinde gelişir. Doğaya, saygı insan için etik bir sorumluluk ve doğanın sürdürülebilirliğinin olmazsa olmazıdır. Çevreci anlayış, toplumsal ve siyasal olarak bir dönüşümü gerekli kılar. Sevgisizlik İnsanların tüketim alışkanlıklarına ve yaşam biçimlerine hakimiyet kurmaya neden olduğu gibi, doğanın üzerinde de hakimiyet kurar. Çevreci anlayışta insan, sınıflandırmalardan, etnik ve sosyal kimliklerden uzak salt bir türdür ve bu durumu uygulanan çevreci politikalara da yansıtır. Çevreci politikalar tüm bunların yanında, merkeziyetçi, şeffaf ve katılımı ön plana çıkaran daha demokratik bir anlayışla geliştirilmelidir. Bir ideoloji olarak çevrecilik, mevcut siyasetin bir kolu olarak yürütülmemeli ancak ve ancak çevreciliğin kendi politikaları doğrultusunda bir siyasi temele oturtulmalıdır. Bu politikaların oluşmasında ise bireylerin kendi yaşam biçimlerinden başlayarak bilinçlenmeleri ve bu bilinçlenmenin tüm toplumda yaygınlaşması gerekir. Sevgiyle Kalın. Esenlikte Yaşayın. Mustafa Mızrak / Gazeteci / Yazar