Hava kirliliği insan ve çevre sağlığına verdiği zararlardan dolayı birçok alanda çalışma konusu olmuş önemli bir çevre sorunudur. Kirliliğin temel nedeninin emisyon kaynaklı olduğu ileri sürülmekte ve bu çerçevede çözüm önerileri geliştirilmektedir. Son yıllarda emisyon kaynaklı tüketim dışında kent geometrisinin de hava kirliliğine önemli derecede etkisi olduğu ileri sürülmektedir. Tarih boyunca insanlar iklimin elverişli olduğu, su ve verimli arazilere erişimin kolay olduğu bölgeleri yerleşim mekanı olarak seçmiştir. Özellikle sanayi devriminden sonra hızlı nüfus artışı mevcut yerleşik alan üzerinde baskı oluşturmuştur. Dolayısıyla kentlerde yeni yer seçimi politikaları geliştirilerek ekonomik ve estetik ilkeler göz önünde bulundurularak kentin gelişim yönü belirlenmiştir. Kentsel dokunun farklılaşması, ulaşım ağlarının gelişmesi, farklı sanayi ve ticaret kollarının gelişmesiyle kent çok aktörlü bir merkez haline gelmiştir. Doğal coğrafyanın maruz kaldığı kentleşme baskısı içsel ve dışsal anlamda ekolojinin dengesini bozmaktadır. Küresel iklim değişikliği, sel taşkınları, hava kirliliği benzeri afetler bu etkinin yaygın sonucu olarak gösterilmektedir.