Dün akşam;yüksek öğrenimini Antalya"da okuyan 5 yıl orada yaşayıp,eğitimini tamamlayan Tarsus ve Mersin merkezde doğmuş mezun 5 üniversite öğrencisi ile sohbet ettik.

Yazıma başlarken hemen belirtmeliyim elbette Antalya bir turizm destinasyonu.

Bu on yıllar önce böyle kabul edildi ve projeler, çalışmalar ona göre yapıldı.

Bu anlamda yılda 10 milyon turist Antalya"da.

Bütün bu ayrıcalıklı devlet desteğini kabul ediyorum.

Ama genç kardeşlerim bana böylesi önemli bir turizm rotasında özellikle yerel yöneticilerin vizyoner çalışmalarını anlattıkça,yine usumda işi ehline vermek

kavramı öne çıktı.

Duymuşsunuzdur dostlar; Antalya /Konyaaltı şehrin tam orta yerinde huzur ve dinginliğin yaşandığı bir sahil rotası.

Yaklaşık 15 kilometre.

Denize girip,çayınızı içebilirsiniz Konyaaltinda.

Belediyeler özellikle 3 belediye elele vermişler, bölgeyi cazibe merkezi, sosyal yaşam merkezi yapmışlar.

Gençlerle sohbetimizde şunu söylediler;

şimdiler de diğer şehirlerden Antalya da

hayat çok pahalı..

En ucuz evin kirası 5 bin lira orada da özellikle Ruslar emlak piyasasını yükseltmişler.

Ama Tarsus'lu Ziraat Mühendisi olmuş 23 yaşındaki kardeşimiz şunu söyledi, "çok değil 3 yıl sonra biraz birikim yapayım, sonra tekrar Antalya"da yaşamaya devam edeceğim,"çünkü orada yaşadığım sürece modernitesine hayran kaldım" dedi. Devam etti bilgiler paylaşmaya :

Antalya-Kemer arasında 3 tane deniz otobüsü olduğunu,hem ulaşım rahatlığı, gezi parkuru boyutunda hem arkadaşların ile uygun fiyatlara denize ve seyahat etmeye elverişli modern bir kent Antalya..

Kaleiçi'nde sosyal donatılar,eski yapılardan oluşmuş evlerin birarada olması ve korunması,kent merkezinde 22 mavi bayraklı plaj..

Nihayetinde Antalya ve Alanya'da 2 mllyona yaklaşan otel sayısı..

Ve yılda 10 milyon turist..

Ayrıca Spor-Kongre, Fuar turizmi için tercih edilen bir kent Antalya...

Pek çoğumuz bu bilgileri duyuyoruz, görüyoruz, biliyoruz haklısınız.

Ama ben Tarsus'lu genç kardeşimin söylediğini çok önemsiyorum, çok değil 3 yıl sonra tekrar okuduğum,hayran kaldığım şehre tekrar döneceğim;demesi çok manidar.

Hani yazılarımda hep diyorum ya yaşadığımız şehirde mesut ve bahtiyar olmak.Ama biliyorsunuz üzülerek yazıyorum nedenlerinde biliyorum /uz! Mersin; Gaziantep,Antalya, Eskişehir, Konya,

Kayseri,, Malatya,

gibi şehirlerden yüzde 20 daha fakir ve bu şehirlerden daha mutsuz! 550 ören yeri,85 ticari tarımsal ürünü 321 km sahil şeridi ve 300 gün güneş görmesine, 20 coğrafi işaret almasına Ortadoğunun en büyük limanı ve 52 katlı devasa bir binası olmasına rağmen.!

Hiç düşündünüz mü sevgili okurlar;neden adli olayların en ilginç ve üzücü olanları Adana da.!

Bana göre kente adapte olamayan,kozmopolit ve ekonomik sorunlarla bütünleşik,sosyal yaşam eksikliği..

Tıpkı Mersin gibi..

Elbette son zamanlarda farkındalık anlamında yapılanlar var kentimizde, 3.Karaduvar balık Festivali gibi,Mersin Kilikya Ultra maratonu, 6 kasımda yapılacak Uluslararası Turunçgil Kongresi, Uluslararası Müzik Festivali ve İSK Arkeoloji Günleri,

Kent Edebiyat ödülü...

Kent Turizminin

gelişmesi,Kültür ve Kongre turizmine katkılar sunuyor/sunacak bu etkinlikler inanıyorum.

Şunu belirtmek isterim ki; Mersin bir cazibe merkezi Antalya"dan geri kalır yanı yok,ama vizyon anlamında birşeyler eksik kentimizde öznel markalar çıkaramamış, otel ve yatak sayısı kentimizde uzun yıllar istediğimiz sayıya erişememiş.

Bu yıla kadar

Havaalanı olmayışı..

Doğrudur...

Cumhuriyetimizin 100. yılına yaklaşıyoruz, artık bundan sonrasına bakacağız..

Pek tabiki;

merkezi hükümler vergi tahakkuku sıralamasında 6.olan nadide bir kente gerekli-yeterli finans desteğini vermemişler.

Ama artık, şu un, yağ, şeker kavramını iyi kavrayıp helvayı yapalım..

Yapalım ki hem gençlerimiz Mersin'de yaşamaya karar versinler, yetişmiş insan gücü mavi yada beyaz yakalı olarak katkı sunsunlar hem de her türlü sıkıntıya karşın bir Eskişehir gibi yapay deniz,porsuk çayının yeniden venedik şeklini alması, balmumu

heykel müzesi,

sonfoni orkestrası, metrobüs,üniversiteleri ile bizde Mersin olarak tercih edilen cazibe kenti olabilelim..