Yaprağa soruyoruz; kendi kendince tamam mısın, yaprak cevap veriyor; hayır benim hayatım dallardadır, dala soruyoruz ve dal diyor ki, hayır benim hayatım köktekidir. Köke soruyoruz, cevap veriyor; benim hayatım gövdede, dallarda ve yapraklardadır, dallardaki yaprakları koparırsanız ben ölürüm.
Pek çok kişi bilir ki, yeryüzündeki ilk cinayet, Habil'in kardeşi Kabil'i kıskanması sonucu işlenmiştir. 'Önce ben' demek, kıskançlığın temelini oluşturur. Tüm olumsuz duygu ve düşüncelerin temelinde "Ben" diğer deyişle 'Ego' yatar. Başkalarına kızarız, öfkeleniriz, çok rahat eleştiririz de tek kusursuz biz oluruz. Başkalarını değerlendirir, hüküm verir, sınıflandırır ve cephe alırız. Birlikten uzaklaşmak böyle başlar. Birlik ve beraberlik toplumsal gücü de beraberinde getirir. Bu gücün önündeki ilk engel ise 'Ego'dur. İnsan için de en önemli sorun, benliğine yenilmesi, kendi dışındakilerle bir olmayı bilememesi, becerememesidir. Nefsini kontrol edememesidir.
Bencilliği yok etmek adına, 'Nerede dirlik, orada birlik... Bir mumdan bin mum yanar... Yalnız kuş yuva yapmaz, yalnız taş duvar olmaz...' gibi daha pek çok deyişimiz vardır; 'Ey Türk Irkı!.. Tutsaksan özgür, yoksulsan varlıklı, çıplaksan giyimli olacaksın. Yeter ki düşmanlarına kanma!.. Yeter ki birliğini bozma!..' İnsan sosyal bir varlık olarak toplum içinde yaşar. Yalnız yaşayamaz. Doğası gereği diğer insanlarla iletişim ve etkileşim halindedir. Etki olumlu ise insana ve topluma yararı vardır. Olumsuzluk durumunda zarar kaçınılmazdır. İnsan ilişkileri hoşgörü, saygı, sevgi ve empati ile yürütülürse sağlıklı, huzurlu bireyler ve giderek de aileler, toplumlar ortaya çıkar. Birlik ve beraberlik içinde olan toplumlar tüm sorunlarını çözmekte daha başarılıdırlar. Düşünce birliği, gönül birliği, eylem birliği içinde hareket eden toplumların huzur içinde başarılı oldukları, ilerledikleri görülmüştür. Bu değişmez bir tarih gerçeğidir. Birlik içinde olan, hareket eden insanlardan oluşan toplumlar daha sağlıklı gelişmiş, medeniyetler kurmuş, yönetimde adaleti sağlamış ve ezilmemişlerdir. İç ve dış nedenlerle bölünen, parçalanan toplumlar ya da devletler kısa zamanda tarih sahnesinden silinmişlerdir.
Farklılıklarımız, asla birlik ve beraberliğimizin önünde engel değildir. İnsan nesli farklı milletler, topluluklar, kavimler içinde yaşayarak; ilimde, bilgide, irfan, marifet ve hayırda birbirine engel değil, destek olmayı öğrenir.
Birlik ve beraberlik tekdüzelik, tertiplilik de değildir. Aynı ideal etrafında, aynı değerlere saygı duyarak, aynı hedefe yürümektir. Farklılıklara rağmen hoşgörü ile empati kurarak bir olmaktır. Farklılıklarımızı kucaklayarak bir arada olabilmektir. Birbirimizle uğraşmadan, didişmeden, herkesi olduğu gibi kabul ederek, birbirimize destek olarak yaşamaktır. Uyum ve huzur içinde yaşamak için acılarda ve sevinçlerde ortak olabilmek, dertlere çare, sorunlara çözüm bulabilmektir. İnsanın kişisel ya da içinde yaşadığı toplumun hayata bakış açısı, günlük yaşam uygulamalarının "İnsancıl Birlik" temelinde gerçekleşmesini oluşturmaktır. Sevgiyle Kalın. Esenlikte Yaşayın. Mustafa Mızrak